Heyetin üyesi Hilal Kaplan, Cihanbeyli Belediyesi toplantı salonunda yaptığı konuşmada, sürecin başladığı yaklaşık 100 günlük sürede, hiçbir gencin ölmediğini, ne dağdan ne de askerden hiç cenazenin gelmediğini söyledi.

Bunun bile başlı başına önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Kaplan, "Silahın bu ülkeyi demokratikleştirmeyeceğini artık anlamanın zamanı geldi. Halkın bu noktadaki iradesine güvenmek gerektiğini düşünüyorum. Biraz özgüven sahibi olmamız gerekiyor" dedi.

Konya'daki bir araştırmaya göre Türkiye'de 3 milyon Türk-Kürt evliliği olduğunu ifade eden Kaplan, "Bu demektir ki en az 6 milyon akraba var. Bu sayı her yıl artıyor. 100 gündür cenaze gelmiyor ve toplumsal iklimimizde bir yumuşama var. Yani bir şeyleri daha rahat konuşmaya başladık. Bir şeyleri konuşabilen bir ülke olmaya başladık" diye konuştu.

Celalettin Can ise 30 yıldır sorunu silahla, çatışmayla, şiddetle çözmek için bütün yolların denendiğini anlattı.

Sorunun bir şekilde çözülmesi gerektiğini dile getiren Can, "Toplum, ciddi şekilde bu savaşın bitmesini istiyor. Şimdi süreç nedir- Madem ki onlarla çözemiyoruz. Madem ki o yolla çözülmüyor. Tarafların birbirlerini yok etme imkanı yok, öyleyse bunu demokrasi yoluyla çözmek gerekir" şeklinde konuştu.

Konuşmasına Kürtçe başlayan Vahap Coşkun, söylediklerini Türkçeye tercüme etti.
Vatandaşların görüşlerini dinlediler

Heyet, daha sonra vatandaşların çözüm süreciyle ilgili görüşlerini dinledi.

BDP'li olduğunu ifade eden Ahmet Doğan, 30 yıldır savaş olduğunu, sorunun çözülmesini istediklerini anlattı.

Ali Osman Kormaz ise Kürt olduğunu, Türk kardeşlerini imanı kadar çok sevdiğini kaydederek, Türklerle Kürtlerin okuduğu ezanın ve secde ettikleri yönün aynı olduğunu anımsattı.

Çocuğunun dağda olduğunu söyleyen bir anne ise 6 yıldır oğluna ulaşamadığını, yıllardır sesine hasret kaldığını dile getirerek, "Bu acıları hiçbir anne yaşamasın. Ben dua ettiğimde bütün anneler için dua ediyorum. Bu acılar neden olsun ki. Onları büyütmek için kendi hayatlarımızı feda ettik. İnşallah bundan sonra acı yaşanmasın. Bir anne, insan için evlat acısı ne demek- Yüreklerimiz alev içinde yanıyor. İnşallah devletimiz, dağdakiler, askerler, herkes için bu savaş bitsin" ifadesini kullandı.

İsmet Erdoğan da süreçte Kürtlerin değil, Türklerin de özgürleştirildiğini anlatarak, "Kürler özgür değildi de Türkler özgür müydü- Türkler de özgür değildi. Biz bu süreç için Kürt halkına teşekkür ediyoruz. Sadece Kürt halkının değil, Türk halkının da özgürlüklerinin garanti altına alınmasını istiyoruz" diye konuştu.

Kaynak: AA