Şu anda şiddetli bir savaş olsa da Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için koşulların her zamankinden daha uygun olduğunu dile getiren Bayık, bu konudaki umudunu "Türkiye, şafak atmadan önceki karanlığı yaşamaktadır" şeklinde ifade etti. Türkiye'nin hala sömürgeci egemenlik kurup Kürtleri zaman içinde Türkleştirme politikasından vazgeçmediğine işaret eden Bayık, "Türk devleti inkar ve Kürtleri soykırıma uğratma politikasından vazgeçse bu sorun bir ayda çözüme kavuşur" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Lübnan'nın Al Akhbar gazetesine konuştu.

Türk devletinin saldığı DAİŞ çetesinin Kobanê'yi işgal edip Kürtsüzleştirmesi girişimine karşı 6 Ekim 2014'te Kuzey Kürdistan'da halkın ayaklandığını hatırlatan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt Özgürlük Hareketi'nin güçlendiğini düşünen Türk devletinin 30 Ekim 2014’teki  MGK’da savaş kararı aldığını tekrarladı. AKP hükümetinin seçim öncesi bir şiddetli savaş başlatmanın kendi aleyhlerine olacağını düşünerek kontrollü bir gerilim politikası izlediğini; Erdoğan'ın bu kontrollü gerilim politikası ortamında iç ve dış tehditler var diyerek kendisini başkan yapacak düzeyde oy istediğini anımsatan Bayık, şunun altını çizdi: "İç tehdit Kürtler, dış tehdit ise Rojava Devrimi’dir."

 

Klasik iktidar blokuyla anlaştı

7 Haziran’da hiç beklemediği bir seçim yenilgisiyle karşılaşan AKP hükümeti'nin 13 yılda kazandığı imkanları kaybetme korkusuna kapıldığını belirten Bayık, klasik iktidar blokunun 90 yıldır oluşturmak istedikleri ulus-devlet sisteminin dağılmakta olduğunu gördüğünü söyledi. Bayık, sonsarını da şöyle anlattı: "İşte bu nedenle AKP ile bu ulus-devlet savunucuları bir araya geldi. İlk başta da 7 Haziran seçim sonuçlarını kabul etmediler. HDP'ye saldırarak gerilimi arttırdılar. AKP seçim sonrası ne kendisi bir hükümet kurdu, ne de muhaliflerin bir hükümet kurmasına izin verdi. Mevcut hükümetini meşrulaştırmak ve destek almak için 30 Ekim 2014'teki MGK toplantısında alınan savaş kararını pratikleştirmek için saldırıya geçti. Bir gecede yüze yakın savaş uçağını kaldırarak Kürdistan Özgürlük Hareketi'ne ağır bir darbe vurmak istedi ve aralıksız sürdürmektedir. Yine gerillaya her yerde saldırdıkları gibi, binlerce siyasetçiyi tutuklayıp zindanlara atıyor. Önder Apo ile her türlü görüşmeyi yasaklamış, HDP'ye de saldırılarına devam ediyor."

 

Savaşın amacı var ve planlı

Savaşın aniden, günlük yaşanan bir olaydan dolayı başlayıp tırmandırılmadığını; amacı, planlaması ve hazırlığı gereğince başlatılıp şiddetlendirildiğini vurgulayan Bayık, şunun altını bir kez daha özellikle çizdi: "Bu savaş, sadece Erdoğan ve AKP'nin kararı değildir. Klasik iktidar bloklarıyla bu savaş kararını aldılar ve birlikte yürütüyorlar. Her iki kesim de Kürt Özgürlük Hareketi'nin tasfiye olmasını ya da güçten düşmesini hedefliyor. Böylece biri ulus-devleti koruyacak, diğeri de iktidarını. Şu anda ulus-devleti koruma görevini Erdoğan ve AKP hükümeti üzerlerine almışlardır."

 

Kürtlerin kendi çözümü

Türk saldırıların mevzii ya da taktik saldırılar olmadığının bilinmesini isteyen Cemil Bayık, bu durum karşısında Kürtlerin kendi çözümlerini gerçekleştireceği Demokratik Özerklik ve öz yönetim inşasına yöneldiğini söyledi. "Bu da Türk devletinin Kürtlerin bu iradesini ve kararını kabul edene kadar gerilimin ve çatışmaların süreceği anlamına gelmektedir" diyen Bayık, şuna işaret etti: "Biz, Kürt sorununun demokratik siyasal yollardan ve Türkiye sınırları içinde çözümünü hedefledik. Kuşkusuz Türk devletinin bu saldırıları, halkımızın ve Türkiye halklarının Kürt sorununun demokratik siyasal yollardan çözümüne olan inancını zayıflatacaktır." 

 

Kürdistan ile sınırlı kalmaz

Bu savaşın seyrinin nasıl olacağını biraz da Türk devletinin politikalarına bağlı olduğunu kaydeden Bayık, şöyle devam etti: "Çünkü biz bir öz savunma savaşı yürütüyoruz. Gerilla özellikle halka saldıran özel harekat polislerine ve karakollarından çıkan askerlere yönelik eylem yaptı. Gerilla hala askeri gücünün onda birini harekete geçirmemiş; hala şehirlere inmemiştir. Sadece polislere yönelik misilleme eylemleri yapmaktadır. Türk devleti sivil halka bu düzeyde saldırırsa savaş Kürdistan’la sınırlı kalmayacaktır; Türkiye'ye de yayılacaktır. Fedai eylemlerini durdurduk ancak Türk devleti saldırılarını durdurmamakta, Kürdistan şehirlerini kuşatarak yakıp yıkmaktadır. Bu durum karşısında gerillamız da daha fazla devreye girmek zorunda kalacaktır."

 

Hiçbir şey eskisi gibi olamaz

Zorla, şiddetle ezme ve Kürt sorunundan kurtulma anlayışını bırakana kadar bu direnişiğini ifade eden Bayık, "Artık bizim samimi ve makul biçimde siyasal çözüm arayışımızı oyalama ve fırsatını bulduğunda ezme gerçekleştirme olarak kullanamazlar. Böyle yapamayacaklarını göstereceğiz. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Ya Türkiye'nin gerçek demokratikleşmesi temelinde Kürdistan özgürleşecektir ya da direniş kesintisiz sürecektir." dedi. 

 

AKP savaşı kaybedecektir

Türk devletinin devam eden savaşın Ortadoğu'daki savaş ortamının zeminini güçlendirdiğini; sorunları demokratik temelde çözme yerine, savaş içinde çözme seçeneğine güç vereceğini belirten Cemil Bayık, "Ancak bu savaş, Ortadoğu'da savaşı derinleştiren Türkiye'deki savaş iradesinin ve savaşçı kliğin kaybetmesiyle sonuçlanır. Şu anda AKP kaybedeceği bir savaşın içine girmiştir. Belki bu zorlanma karşısında yine Kürt Özgürlük Hareketi'ni oyalayacak ve zaman içinde tasfiye edecek bir arayış içine girmek zorunda kalacaktır. Ancak bunu kabul etmeyeceğiz. AKP’nin başlattığı savaşın bedelini ödemesi gerekiyor" şeklinde konuştu.

 

Sağlam kayaya tosladı

Savaşsız çözümü tercih ettiklerini; bunu doğru bulduklarını anımsatan Bayık, Türk devletinin böyle bir zihniyette olmadığını belirtti. Türk devletinin "Benim gücüm var, herkesi ezerek politikamı kabul ettiririm" anlayışına işaret eden Bayık, şu kesin ifadeleri kullandı: "Bu defa sağlam bir kayaya toslamıştır. Türk devletinin savaş iradesinin kırılması, Ortadoğu'daki savaş ortamını da büyük oranda kıracaktır."

 

Çözümün de koşulları uygun

Şu anda şiddetli bir savaş olsa da Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümü için koşulların her zamankinden daha uygun olduğunu dile getiren Bayık, bu konudaki umutlarını "Türkiye, şafak atmadan önceki karanlığı yaşamaktadır" şeklinde ifade etti.

Türkiye'nin hala sömürgeci egemenlik kurup Kürtleri zaman içinde Türkleştirme politikasından vazgeçmediğini tekrarlayan Bayık, "Türk devleti inkar ve Kürtleri soykırıma uğratma politikasından vazgeçse bu sorun bir ayda çözüme kavuşur. Türk devletinin politikası “tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak” şeklindedir. Bunun tercümesi, tüm farklı kimliklerin yok sayılması ve yok edilmesidir" dedi.

 

ABD yaklaşımı sorunlu

ABD'nin “bizim Türkiye ile IŞİD konusunda işbirliği yapma girişimlerimizle Türkiye'nin PKK'ye saldırması arasında bir ilişki yoktur” açıklamasını hatırlatan Bayık, "Kuşkusuz Türkiye ve bazı güçler, ABD'yi bizim üzerimize sürme çabası yürütüyorlar" diye konuştu. Kürt Özgürlük Hareketi'nin IŞİD'e karşı pozisyonuna ve Rojava'daki duruma dikkat çeken Bayık, şöyle devam etti: "Bu yönüyle ortak düşmana karşı pozisyon almış durumdayız. Biz bundan rahatsız değiliz. IŞİD'e karşı mücadeleye devam edeceğiz; ancak ABD'nin IŞİD'i büyüten, Suriye'de sorunların çözümünü bu kadar çıkmaza sokan Türkiye'nin, PKK karşısında sıkışması sonucu 'Biz de IŞİD'e karşıyız' dedikten sonra yaptıklarını görmezden gelen yaklaşımlarını anlamıyoruz. Çünkü şu anda IŞİD ve El Nusra gibi faşist çetelerin dolaylı dolaysız destekçisi hala Türkiye’dir. Türkiye'nin PKK'ye saldırmasının bir boyutu da IŞİD’in yaşadığı sıkışıklıktan dolayı onu rahatlatmak istemesidir. Kuşkusuz Türk devletinin bu saldırısı olmasaydı IŞİD üzerinde yoğunlaşmamız daha fazla olurdu. ABD'nin IŞİD’e karşı mücadele eden güçlerin zayıflamasını istemeyeceğini biz de düşünüyoruz."

 

Sivil kayıplar çok

Türk devletinin kapsamlı bir saldırı hazırlığında olduğunu 24 Temmuz öncesi bildiklerini belirten Bayık, Türk Hükümeti Sözcüsü Bülent Arınç’ın Temmuz başında Trabzon’da yaptığı bir konuşmada “Çok acı çekecekler, PKK'yi zor günler bekliyor” dediğini hatırlattı. Özellikle hava saldırıları karşısında tedbirler aldıklarını; bugüne kadar toplam 15 kayıpları olduğunu kaydeden Bayık, "Türk devleti bu dönemde esas olarak sivilleri katletmiştir. Suruç’taki bombalı saldırıda şehit düşen sivil 33 genci de dahil edersek 100'den fazla sivil katledilmiştir. Türk devleti halkı katlederek sindirme politikası izlemektedir" diye konuştu.

 

AKP iktidar olamayacak

AKP'nin 1 kasım'da oy kaybedeceğini savunan Cemil Bayık, nedenini şöyle izah etti:

* Erdoğan başlattığı saldırılar karşısında gerillanın böyle etkili bir karşılık vereceğini hesaplamadı.

* Kürt halkının bu savaşa Demokratik Özerklik hamlesiyle karşılık vereceğini beklemiyordu. 

* Polis ve asker fazlasıyla ölünce Türkiye'de ilk defa ölen asker ve polis aileleri hükümete çok sert tepki gösterdi. 

* Sadece savaş başlamadı, Türkiye'de tam bir kaos durumu ortaya çıktı. Bundan da Türkiye toplumu rahatsızdır. 

* Kürdistan'da sivillerin katledilmesi de metropollerde AKP'ye oy veren Kürtlerin bir kısmının da AKP'ye tepki duymasına yol açacaktır. 

* AKP “biz tek başımıza iktidar olmadık, bu nedenle bu olaylar oldu” diyerek şantaj yapıp oy istese de, bu da tepki yaratacaktır. 

Bayık, şunu ekledi: "AKP'nin yeniden tek başına iktidar olmasının yolu, HDP'yi baraj altında tutmasına bağlıdır. Bunun dışında tek başına hükümet olma şansı yoktur."

 

Çözümsüzlük Türkiye'yi bitirir

Kürtlerin şimdi bilinçli, örgütlü ve özgürlüğünde ısrarlı olduğunu; biraz daha acı çekseler de özgür ve demokratik yaşama kavuşacaklarını söyleyen Bayık, şöyle devam etti: "42 yıllık büyük bir mücadele birikimine sahiptirler. Siyasi olarak da gerilla olarak da çok tecrübeliyiz. Halkımızın yılların acısı içinde bilinci derinleşmiş ve iradesi güçlenmiştir. Bu açıdan bu mücadeleyi sonuca götürene kadar sürdüreceklerdir.

Türkiye'nin çözümsüzlükte ısrarı Türkiye'yi bitirir. Şu anda Kürtlerin yarısı Türkiye'nin önemli şehirlerinde yaşamaktadırlar. Bu durum Kürtlerin Türkiye metropollerindeki dayanağını da ortaya çıkardı. Bu açıdan istikrar ve barış için Türkiye Kürtlerin demokratik özerk yaşamını tanımak zorunda kalacaktır.

Türkiye halkları da Türkiye'nin birliği ve Türkiye'nin demokratikleşmesinin ancak Kürtlerin haklarının tanınmasıyla olacağını görecektir. Kürtlere karşı savaş eskisi gibi sürdürülemez."


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA