Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katılımıyla İstanbul Tabip Odası’nda “92. yılında Cumhuriyet ve Demokrasi” başlıklı panel düzenledi.

Panelin açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren birilerinin cumhuriyetin nimetlerinden yararlandığını söyledi ve ülkede ciddi bir demokrasi eksiği olduğunu belirtti.

AKP’nin cumhuriyetin eksiklerini tartışmaya engel olduğunu ve diktatörlük inşa etmeye çalıştığını söyleyen Demirtaş, “AKP giderse Türkiye demokrasi ile buluşacak, hayır bu böyle değil. Biz zaten demokrasisi kötü olan bir ülkeyiz. AKP kötünün de kötüsünü yapan bir anlayışta” dedi.

‘AKP değişim isteği yelkenini kurnazlıkla kullandı’

2002’de toplumun değişim isteği olduğunu, ancak AKP’nin bu isteği harcadığına dikkat çeken Demirtaş, o dönemin iyi hatırlanması gerektiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:

“O dönem PKK’lilerin sınır dışına çıktığı bir dönemdi. Ekonomi, nakit paraya dayalı bir rahatlama yaşıyordu. Ama toplumda büyük bir muazzam değişme isteği vardı. Kimse kusura bakmasın Erdoğan rüzgarı yoktu. 12 Eylül zindanlarında direnenlerin rüzgarıydı. Ya da başörtüsü mücadelesinde sokaklarda gaz yiyen kadınların rüzgarıydı. Bir değişim rüzgarı vardı; ama bu Erdoğan rüzgarı değildi. Sadece yelkeni iyi kullanma kurnazlığını gösteren AKP’ydi. O yüzden, 13 yıl sonra biz bu başlığı sorun olarak değil gurur olarak tartışabilirdik.”

“Devlet öyle bir aygıttır ki ona neyi teslim ederseniz sonuna kadar onu savunur” diyen Demirtaş, “92 yıldır bunu yapıyor her gelen iktidar. Buna dayanarak devleti bir baskı mekanizması olarak kullanıyor” dedi.

Demirtaş, “Sanıyorlar ki bizi bir arada tutan şeyleri yeniden kurgularsak, yani halk, laiklik, kardeşlik, millet kavramlarını yeniden tartışmaya açarsak devlet paramparça olur sanılıyor. Hayır biz bunları tartışıp yeni durumu ortaya koyduğumuzda devlet bunu kabul edecektir. Biz bu kavramları tartıştıkça devlet toplum nefes alacak” dedi.

‘Çoğulculuk gelince Türkler inkâr edilmez’

Devletin “tekçi zihniyet” altında bir baskı aygıtı olarak kullanıldığını ifade eden Demirtaş, “Bizi bir arada tutacak olan şey teklik değildir. Tek dil, tek din değildir. Çünkü biz çoğul bir toplumuz. Farklı inanışları olan, değişik halklardan gelen, çoklu bir toplumuz. Bu Türk milletinin, Türk tarihinin, geçmişinin, Türklerin anavatanı olduğunun inkar edildiği anlamına gelmez. Bu tekçi düşünce Türk’ün de bu ülkede rahat biçimde yaşamasına engeldir. Azınlık olarak ifade edilen Türkiye toplumunun yarısıdır” dedi.

‘Her iktidar yeni bir korku merkezi yaratıyor’

Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Toplumu kodlayıp bir korku etrafında değişimin önünü tıkayıcı bir rol oynadılar. Bunu aşmanın yolu toplumu tehdit etmek değildir. AKP’ye oy vermiş yüzde 40’lık bir kitle var. Biz onları tehdit ederek toplumsal uzlaşmayı sağlayamayız. HDP’nin hedef haline gelmesinin nedenlerinden birinin HDP’nin iyi işler yapması ve cesurca tartışmasıdır. Bu tartışma, Kürtleri de Türkleri de zorluyor. Hepimizin alışkanlıkları, şablonları var. Biz kutuplaşmanın tarafı olarak daha büyük bir kitleyi kutuplaştırırsak, iktidar olursak aşağı yukarı böyle bir iktidar oluruz. Ama toplumdaki dengeleri yakınlaştırırsak, bunu iktidarla tartışırsak devletin bütün kodlarını değiştiririz. Yoksa 2 Kasım sabahı AKP zayıflayınca hepimiz demokrat bir ülkede uyanmayacağımızı biliyoruz. Ama değişime giden yolun buradan geçtiğini biliyoruz. Toplumu ısrarla kutuplaştırmaya devam ediyor. Bunu inatla yapıyor. Hitap ettiği kitlenin sesini dinliyor, bunu bildiği için ‘ölüsü yüzde 40 eder’ diyor. Bizler de ‘varız onurlu bir yaşam istiyoruz’ desek de sesimizi duymuyor, ona oy verenler ona yetiyor.”

’13 yıldır, yalan ve iftirayla yönetiliyoruz’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “HDP bir üst akıldan perspektif alıyor. Obama’nın seçim kampanyasını yürüten üst akıl bunlara akıl veriyor” sözünü hatırlatan Demirtaş, “Acaba danışmanları mı ona böyle akıl veriyor nereden bu bilgi ulaştı ona bilmiyorum. Hakikaten üst akıl var. Evet var bizi değil de onu besliyor bu üst akıl. İnanılmaz bir şey. İftira, yalan söylüyor topluma. 13 yıldır, yalan ve iftirayla yöneltiyoruz. Bunları yapmakla biz suçlanıyoruz, hem mağduruz hem de mağdur olduğumuzu ispatlamak bize düşüyor. Her defasında mağdur AKP oluyor. Toplumun diğer kesimleri ‘asıl mağdur bizdik’ diyemiyor, sesi bile çıkmıyor. Bir talimatı ile ilgili bütün devlet aygıtı sessizliğe bürünüyor, herkes bu adamın sesini dinliyor, herkes bu adamın ağzından çıkacak yalanı bekliyor. Herkes düşünüyor ki ‘biz bu yalancı ustaya inanmazsak bu iktidardan düşer kaybederiz’. Onun büyük yalanlarına inanmak isteyen bir kitle var” dedi.

Hacıosmanoğlu’nun sözleri 'iğrenç'

Trabzonspor Kulübü Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun hakemleri rehin almasının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ricası’ ile serbest bırakılması olayına da değinen Demirtaş, “Böyle bir suçu siz işlerseniz, başınıza ne gelmezdi? Bu hakemlerin alıkonmasına müdahale edecek bir savcı yok mu? Hakemler rehin alınmış, dışarı çıkışlarına izin verilmemiş, ülkenin Cumhurbaşkanı ‘Siz nasıl o hakemleri orada tutarsınız diyemiyor’, ülkenin cumhurbaşkanı hukuktan yana değil, suçludan yana tavır alıyor,” diyerek eleştirdi.

Hacıosmanoğlu’nın ayrıca,”Ben kadın gibi yüz sene yaşayacak yerde adam gibi bir sene yaşarım” şeklindeki cinsiyetçi sözünü hatırlatan Demirtaş, açıklamayı “iğrenç” olarak değerlendirdi. Demirtaş, “Hiç kimse bu adama itiraz etmiyor. Eşi, kızı çıksın etsin. Biz de diyoruz ki, Biz senin gibi yaşayacağımıza özgürlüğüne düşkün bir kadın gibi yaşayıp ölmeyi tercih ederiz” dedi. (DİHA)