HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, teklikte buluşma ve terk etme seçeneklerini reddettiklelerini belirterek, HDP'nin üçüncü seçenek için yola çıktığını söyledi. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) 1 Kasım seçimleri öncesinde "Büyük İnsanlık Büyük Barış" beyannamesini açıkladı. "İnadına barış, inadına HDP" sloganı ile açıklanan beyannamenin detaylarından önce konuşan Demirtaş,  “1 Kasım akşamı 7 Haziran’dan daha büyük bir güneş doğacak. Bir an HDP’siz bir Türkiye düşünün. Türkiye tehlikeli sulara sürüklenen bir gemi gibidir. Bugün eğer bu gemi bu kadar saldırıya rağmen batmıyorsa HDP’nin bu gemide sağladığı dengeden dolayıdır. HDP’yi bu gemiden atmaya çalışanlar, HDP bu gemide olmazsa gemi batar” dedi.

 

Bir daha yenilecekler

Demirtaş, “Bizler aslında 7 Haziran’da önemli bir iş başardık. Türkiye’ye umudu yaydık karanlığın, karamsarlığın, çaresizliğin teslim alınmaya çalışıldığı topluma hayır biz varız, bizler varız, dedik. Şimdi 7 Haziran umudunu kabul etmeyenler, halk başarısını hazmedemeyenler ille de 1 Kasım’da bir kez daha o yenilgiyi tatmak istediler. Bize düşen görevimizi yerine getirip, bir kez daha o yenilgiyi tattırmak olacaktır elbette” diye konuştu. Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Doğru rejim değişecek ama adaletli ve eşitlikçi bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle akılla barış yoluyla devam etmeliyiz yoluyla. Gandhi’nin dediği gibi: ‘Adaletsiz rejimi adaletle yıkınız ve alkışlar önüne kansız elle çıkınız.’ İnadına HDP, inadına barış. Tekrar uyananların partisine hoş geldiniz.” 

 

Radikal demokrasi halk iktidarıdır'

Seçim beyennamesinde 7 Haziran süreci ve sonrası anlatılarak, 1 kasım nasıl bir çıkş fırsatına dönüştürülebileceği anlatıldı. Gerçek demokrasiye ancak ezilenlerin mücadelesiyle ulaşılabileceği yönündeki tespitle erişilebileceğine vurgu yapılan beyannamede, "Radikal demokrasi, halkın kendi hayatı üzerinde örgütlü bir güç olarak gerçek iktidar haline gelebilmesidir. Toplumun güçlenmesi ve bunun özgürlüğün, adaletin ve eşit yurttaşlığın temeli haline gelmesidir" denildi. Radikal demokrasinin aynı zamanda işçi ve emekçilerin iş yerlerinde iş cinayetlerine karşı korunması, grev hakkı, anadilde eğitim, yeni yaşamın birlikte kurulması olduğuna vurgu yapılan açıklamada, radikal demokrasinin kadınların erkek egemenliğine ve şiddetine karşı mücadelede desteklerinin çoğaltılması olduğuna işaret edildi. 

 

'Halkçı hükümette yer almaya hazır'

"Dikta yönetimine değil, halkın özyönetimine ihtiyacımız var" denilen beyannamede, HDP'nin koailsyon görüşmeleri boyunca dile getirdiği "Demokrasi, Adalet, Barış" ilkeleri hatırlatılarak, "Türkiye'nin içinde bulunduğu krizden çıkışının yegâne formülü, bu programın uygulanmasıdır. Kalıcı bir barışı, köklü bir demokrasiyi, yerel demokrasinin inşasını, hayatın her alanında kadın-erkek eşitliğini, emekçilerin sosyal haklarının sağlanmasını, güvenceli çalışma ve yaşam koşullarını, ekolojik bir yaşamı, bütün ezilen kimliklerin özgürleşmesini sağlayabilecek halkçı, demokratik bir hükümetin inşası için HDP sorumluluk almaya hazırdır" denildi.

 

Bu kez öz yönetim beyannameye girdi

Önceki beyannamede, "Demokratik özerlik ve yerel demokrasi" başlığı ile verilen bölümde, yeni beyannamede, "Öz yönetim ya da yerinde yönetim" başlığı ile verildi. 

21. Yüzyıl Türkiye'sinin ihtiyacı otoriter, bürokratik merkeziyetçi devlet yapısını pekiştirmek, yetkileri tek elde toplamak ve 'tek adam' diktatörlüğüne yönelmek olmadığı belirtilerek, "Çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı bir 21. Yüzyıl Türkiye'sinin ihtiyacı merkezin yetkilerini yerel yönetimlere devretmektir. Halkların doğrudan yönetime katılacağı ve kendi kendini yöneteceği 'yerel demokrasi'yi geliştirmek, özerk yerel ve bölgesel bir modele dayalı adem-i merkezi yönetim sistemine geçmektir" denildi.

"Öz yönetim, özerk ve demokratik yerinden yönetim modelidir. Türkiye'nin 'üniter devlet yapısı' ve 'demokratik parlamenter sistem' içerisinde gerçekleşmesi mümkündür. Valilerin ve kaymakamların eliyle uygulanan Ankara sultasına karşı öz yönetim, yerel demokrasidir" denilen beyannamede, "Öz yönetim gönüllü birliğin güvencesidir. Farklı kimliklere, kültürlere, dillere ve inançlara hem eşit yurttaşlık hukuku içerisinde bir arada yaşama imkânı sunacak, hem de kendi kimlik, inanç veya özgünlüklerine uygun yaşam alanları açacaktır" denildi. 

"Öz yönetim demokratik çözümün adresidir" ve "HDP olarak dikta yönetimi değil, öz yönetimi savunuyoruz" vurgusu yapıldı.

Bunun için Vali dâhil yerel yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesi için gerekli yasal, idari ve yapısal düzenlemeler yapılacağı belirtilerek, "Yerel kaynakların kullanımında yerel yönetimlerin yetkileri artırılacak. Yerellerdeki dil, kültür, inanç, hafıza ve ihtiyaç farklılıklarını gözeten çoğulcu politikalar geliştirilecek. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan şerhler kaldırılacak ve ilgili ek maddeler imzalanacak" denildi. 

 

Demokratik Cumhuriyet'in gerekleri

Türkiye'nin demokratikleşmesine de yer verilen beyannamede bunun için Demokratik Cumhuriyet talebi gündeme getirildi. "Emeğin temel haklarını ve özgürlüklerini güvenceye almış, halkların kendi kimlikleriyle, kültürleriyle, dilleriyle, inançlarıyla eşitçe, özgürce ve insanca birlikte yaşayabilecekleri 'Demokratik Cumhuriyet'e 'merhaba' demek mümkündür. 'Demokratik Cumhuriyet'te büyük insanlık değerleri üzerine inşa edilecek eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik bir 'Yeni Yaşam'ı kurmak mümkündür" görüşüne yer verildi. 

Ayrıca bunun içinde şu görüşlere yer verildi: "Çoğulcu yasama, bağımsız yargı ve demokratik yürütme' ile 'güçler ayrılığı' prensibi ve 'denge-denetleme' mekanizmalarının kurulması için gerekli yapısal düzenlemeleri yapılacak.

Demokrasiyi temsili meclisle sınırlı görmeyecek, yurttaşların tartışma, örgütlenme ve karar mekanizmalarına doğrudan katılımının önündeki tüm engelleri kaldırılacak. 

Demokratik Özerklik, halkların yönetim ve karar süreçlerine katılımının sağlanması için hayata geçirilecek.

Parlamenter sistemi demokratikleştirecek ve eşbaşkanlık sistemini uygulayan partilerin iktidara gelmesi halinde, eş başbakanlık sistemini hayata geçirecek.

Gösteri, yürüyüş, ifade ve örgütlenme hakkı başta olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin önündeki engelleri ve baskıcı yasaları kaldıracak.

12 Eylül darbesinin ürünü olan Milli Güvenlik Kurulu'nun anayasal ve yasal çerçevesini ortadan kaldıracak. TCK'nin evrensel demokratik ilkelerle uyumlu olmayan bölümleri, TMK, İç Güvenlik Yasası ve çeşitli isimler altında işleyen özel yetkilerle donatılmış mahkemeler kaldırılacak, bu mahkemeler tarafından uygulanan adaletsiz ceza sistemine son verilecek. Her türden işkence ve kötü muamele insanlık suçu sayılacak.

Bir özel savaş aygıtı olarak oluşturulan köy koruculuğu sistemi kaldırılacak, köy korucularının çeşitli işlerde istihdamı sağlanacak. Ayrıca diğer özel savaş aygıtları olan JİTEM, kontrgerilla vb. tüm uygulamalara son verilecek. Vicdani ret hak tanınacak.

 

Anadilde eğitim kamu hizmeti

Anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak almak herkes için bir hak olarak kabul edilecek. Türkçe'nin öğretilmesinin yanında, anadilinde eğitimi bir kamu hizmeti olarak alma imkânı sağlanacak.

 

İnadına doğadan yana!

HES, termik, nükleer ve benzeri enerji projelerine, ekolojik yıkıma yol açan maden işletmeciliğine, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda yaşam alanlarının tahribine yol açan uygulamalara son verilecek. 

 

Passolig kalkıyor

Sporu yöneten federasyonlar demokratikleştirilecek ve gerçek anlamda özerkleştirilecek. Spor, militarizm, cinsiyetçilik ve milliyetçiliğin av sahası olmaktan çıkartılacak; passolig uygulamasına da son verilecek.

 

Yaşamı gençler kuracak

15-25 yaş arası gençlere, her ay 200 TL iletişim ve ulaşım desteği sağlanacak. “Genç Yaşam Kartı” uygulamasını hayata geçirilecek. Oy verme ve siyasete katılma yaşı 16’ya, seçilme yaşı 18’e indirilecek.

 

Güvenceli yaşam sözü

Temel Güvence Paketi ile her eve, her ay 10 metreküp su, 180kW/h elektrik ücretsiz verilecek, ısınma desteği sağlanacak. Mülkü olmayan kiracılara 250 TL kira desteği verilecek. 

 

Emekten yana!

Güvencesiz çalışmaya son verilecek. Emekliliğe yansıyacak adil bir ücret sistemi getirilecek; sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenecek; taşeronluk sistemi kademeli olarak kaldırılacak; asgari ücret ilk etapta 2 bin TL olacak.

 

Seçim barajı yok

Siyasi Partiler Yasası demokratikleştirilecek; seçim barajı kaldırılacak.

 

HSYK yeniden düzenlenecek

HSYK’nin mevcut düzeni değiştirilecek; mahkeme salonlarında savcı ve avukatların “eşit temsili”, adli kolluk sisteminin avukatlara da bilgi sağlaması sağlanacak.

 

Basın özgür olacak

HDP bildirgesinde basın özgürlüğüne ayrı bir bölüm açıldı. Basın etik yasası düzenleneceği, medya sahiplerinin başka sektörlerde faaliyetine izin verilmeyeceği, internete keyfi yasakların engelleneceği, RTÜK’ün “demokratik ve özgürlükçü anlayışla” yeniden yapılanması ve “tutucu ahlakçı konumdan çıkarılması” da vaatler arasında yer aldı.

 

Geçmişle yüzleşme

HDP bildirgesinde, geçmişle yüzleşme çerçevesinde “hakikat komisyonu” kurulacağı vaadedildi.

 

Diyanet kaldırılacak

HDP, 1 Kasım bildirgesinde yine Diyanet’in kaldırılacağı vaadini korudu. Ancak 7 Haziran’a göre bir rötuş yaptı. Kaldırılan Diyanet’in yerine “Din ve İnanç İşleri Kurulu” oluşturulacağı bidiride yer aldı. 

 

Cemevleri ibadethane olacak

Cemevlerinin ibadethane olarak tanınacağının da vurgulandığı HDP bildirgesinde, “Dini inançların gereği olarak tercih edilen kılık ve kıyafete hiçbir alanda müdahale edilmeyecek” denildi.

 

Siyasi tutsaklara genel af

HDP bildirgesinde “siyasi tutsaklara genel af getirilecek” denildi. HDP bildirgesinde çocuk cezaevlerinin kapatılacağı, cezaevlerinin sivil denetime açılacağı da vaat edildi.

 

 DİHA/ANKARA