Ortadoğu kaynıyor. Halkların demokrasi ve özgürlük talepleri ile egemenlerin hakimiyet kurma arayışları sürüyor. Bütün bu mücadelelerin merkezi ise Suriye ve Rojava…İnsanlığın mücadele tarihinde kimi devrimler sadece kendisiyle sınırlı kalırken, kimisi de bölgesel ve uluslararası çapta etkiler yaratır. Rojava devrimi ve Suriye’nin geleceği üzerinde yürütülen mücadele ve bu mücadelenin sonuçları da bölgesel giderek uluslararası etkileri olan bir mücadeledir. Bu mücadelenin bu kadar kapsamlı ve ağır olması da sonuçlarının yaratacağı etkilerden dolayıdır. Sonuçlarını etkilemek isteyen her güç direk ya da in-direk bu mücadelenin bir parçası haline gelmiş durumda. İşte böylesi bir ortamda partiler Mart 2014’de yapılacak seçimleri için startlarını verdiler.

Ülkenin dört bir yanında mitingler,açılışlar,şenlikler, yapılmakta.. Elbette bu çalışmalar ülke genelinde olduğu gibi Kulu ve Cihanbeyli’de de yapılmakta. Bu iki ilçede hükümetin kasaba ve köyleri birer mahalleye dönüştürmesi sonucu , BDP öne çıkan parti oldu. Kulu ve Cihanbeyli seçimleri ülkenin en önemli seçim bölgelerinden biri haline geldiler. Bu, Kulu ve Cihanbeyli’nin coğrafik konumundan ve etnik yapısından kaynaklanıyor. İki ilçemiz de,coğrafik konumları (Kulu) Türkiye’nin siyasal merkezi Ankara’ya sınır, etnik yapıları Kürtlerin ve Türklerin yıllardır bir arada yaşadığı yerlerdir. Bu nedenle buradaki seçimler önemli.

Bu iki ilçeden Cihanbeyli’ geçmişte sürekli „sol görünümlü“ CHP ,Kulu ise daha çok sağ partiler tarafından yönetildi. İki ilçede de nüfusun ağırlıklı kesimi Avrupa ülkelerinde „gurbetçi“ olarak yaşıyorlar. İki ilçenin de alt yapısı ve yatırımları ağırlıklı olarak bunların destekleriyle yapılmıştır. Yani devlete ekonomik olarak pek fazla ihtiyaç duymadıkları gibi, devlet de bu ilçelere yatırım yapmadı. Bütün yatırımlarını ağırlıkta bölgenin gurbetçilerinin desteğiyle gerçekleştirdiler.Bu nedenle seçimlerde hükümetin ekonomik esaslı vaatlerinin bir anlamı yoktur. Dolayısıyla iki ilçede seçimler için belirleyici olanın yönetim tarzı,hizmet düzeyi ve demokratik-katılımcılık anlayışıdır.

Başta AKP olmak üzere BDP dışındaki bütün partiler iki ilçeyi de dönemsel olarak yönettiler. Belediyecilik yaptıkları bütün süreçlerde belediye başkanları sadece kendi akraba,dost-tanıdıklarına hizmet ettiler. Aldıkları hiçbir karara halkı ortak etmediler.Arsa parsellemekten tutalım, hizmete kadar sadece ve sadece bireysel durumlarına göre hareket ettiler. Partilerin isimleri farklı da olsa uygulamaları,davranışları ve yönetim anlayışlarında bir ve aynı oldular. Hepsi kendilerine oy verenlerin dahi belediye başkanları olamadılar.Sadece kendi hısım-akraba ve dostlarının belediye başkanları oldular.Buna ilçede yaşayanların hepsi birebir şahittir.

Oysa BDP, yönettiği bütün belediyelerde demokratik-katılımcı bir yönetim ve bütün engellemelere rağmen eşit hizmeti esas alıp uygulayan ve belediyecilik tarihinde hakkında yolsuzluk,ihaleye fesat karıştırma gibi yüz kızartıcı dosyalar bulunmayan tek partidir. Türkiye’de temiz siyasetin,hizmet eksenli belediyeciliğin yegane temsilcisi olmayı başarmıştır.

Sadece Kürtlerin değil, Türkiye’deki bütün kesimlerin demokratik haklarını, sosyal taleplerini ve siyasal özgürlüklerini her ortamda ve koşulda paylaşan tek partidir. Bunu bir söylem veya vaat olarak değil, en zor koşullarda,baskı altında dahi savuna gelmiştir.Bunun bedellerini ödemiştir.

Bu iki ilçedeki Türkler de eğer „Kürtlerle kardeşiz“ sözünde samimi iseler, o halde BDP’yi desteklemeleri gerekir. Türkler ellerini vicdanlarına koyup iki dakika düşünsünler, diğer partilerin belediyecili döneminde Kürt köyleri bir yana demokrat-muhalif Türklere dahi eşit hizmet yapılacak mı? Eğer samimi ve dürüst iseniz, bu sorunun cevabı koca bir hayırdır.

Kulu ve Cihanbeyli’de belediye başkanı BDP’li olmalıdır. Kürtler anadilleri ve özgürlükleri için BDP demeli, Türkler ise barış,demokrasi ve kardeşlik için BDP demeli…İktidarın BDP’yi bölgede izole etmek amacıyla, özellikle Türklere „öcü gibi“ yansıtması, tamamen kasıtlı ve bilinçli bir çabadır. Oysa demokratik bir yönetim,fırsat eşitliği ve hizmet eksenli bir belediyecilik sadece Kürtlerin değil, en az Kürtler kadar Türklerin de vazgeçilemez hakkıdır. Bu nedenle BDP adaylarını sadece Kürtlerin adayı olarak yansıtmak ve böyle bir algı yaratmak, tamamen bir karalama ve saptırma çabasıdır. İnanıyoruz ki, yerel seçimlerde iki ilçemizdeki Kürtler ve Türkler BDP adaylarını ortak adayları olarak kabul edecek ve destekleyeceklerdir.

Özetlersek :

1- Kulu ve Cihanbeyli’de devletin ekonomik olarak desteği zaten yok,yatırımlar ağırlıklı yörenin gurbetçilerinin sağladıkları kaynaklarla yapılmakta.Bu nedenle hükümetin sadece seçimleri kazanmak için her dönem vaat ettiği yatırım yalanlarına göre değil, demokratik katılımcı belediyecilik anlayışına göre oyumuzu kullanacağız.
2- Bu anlayışın tek temsilcisi BDP’dir.BDP belediyelerinin hiç birinde ihaleye fesat karıştırma,yolsuzluk gibi halkın değerlerini kendi çevresine peşkeş çeken durumlar yaşanmadı.Ama diğer partilerin hepsinde bu konuda yüzlerce dosya var.
3- Demokratik bir düzen,herkesin kendisini ifade ettiği özgür bir siyasal yaşam ve fırsat eşitliği sadece Kürtlerin değil,bütün çevrelerin ihtiyacıdır.Bu nedenle, bunları temsil edecek tek siyasal parti olarak Kürt-Türk,yörenin bütün halkı BDP adayları etrafında kenetlenecektir.