Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser. Her 8 ile 10 kadından biri yaşamı boyunca meme kanseri teşhisi alıyor. Meme kanserinin bu kadar sık olması, kadınların bu konuda tedirgin olmasına neden olabiliyor oysa meme kanseri aslında erken tanı aldığında korkulacak bir hastalık değil.

Ekim ayı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli etkinliklerle halkı bilinçlendirme çalışmalarına ev sahipliği ediyor. Meme Kanseri Farkındalık Ayı ile ilgili olarak açıklama yapan Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Girişimsel Radyoloji & Meme Radyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Mahir Atasoy “Her yıl olduğu gibi bu yıl da Ekim ayı, meme kanseri farkındalık ayı olarak ülkemizde etkinlikler ile bilinçlendirme çalışmalarımız için önemli bir görev üstleniyor. Bu vesile ile biz de akademisyen radyologlar olarak bazı noktalara dikkat çekmek istiyoruz. Kadınların farkındalıkları yüksek olduğu takdirde bilinçli olarak doğru merkezlerde kontrollerini yaptırmaları halinde korkacak hiçbir şey olmadığını bilmelerini istiyorum.” diyor.

Uzmanlar meme kanseri ile ilgili erken teşhisin önemine her fırsatta dikkat çekiyorlar ancak teşhis yöntemleri ile ilgili olarak ne yazık ki doğru bilinen pek çok yanlış var. Bunlardan ilki, meme kanserinin erken teşhisinde, el ile muayenenin yeterli bir duyarlılığa sahip olduğu. Uzmanlar bu bilginin yetersiz olduğu görüşünde birleşiyorlar. Çünkü bir kitle ele gelebilecek boyuta ulaştığında 2 cm’lik bir boyuta ulaşmış olabiliyor ve hatta koltuk altı bezlerine metastaz gerçekleşmiş olması da büyük bir ihtimal olarak karşımıza çıkabiliyor. Oysa memede yer alan bir kitle, el muayenesi (palpasyon) ile saptanmasından 2 yıl kadar öncesinde mamografi ile saptanabiliyor. Hatta bazı kanserlerde bu süre 4-5 yıl geriden teşhis konulabilmesine kadar uzuyor. Bu nedenle gerek doktor muayenesi gerekse hastanın kendi kendine yaptığı elle meme muayenesi, erken teşhis için yeterli olmayabilir.

Meme kanseri taramasında faydalı olduğu gösterilen tek yöntem memenin mamografi ile görüntülenmesidir. Doç. Dr. Mehmet Mahir Atasoy doktorunuzun sizi el ile muayene etmesi ve elime bir şey gelmedi önemli bir şey yok demesinin mamografi tetkikiniz olmadan hiçbir şey ifade etmediğini söylüyor ve kılavuzların önerileri doğrultusunda mamografi kontrollerinin aksatılmadan yapılması konusuna dikkat çekiyor.

Kırk Yaşın Üzerindeki Tüm Sevdiğiniz Kadınlar İle Birlikte Mamografi Günü Yapın

Dünya genelinde önemli bilimsel dernekler tarafından yaygın olarak kabul edilen görüş; her kadının 40 yaşından sonra düzenli olarak, yıllık mamografi kontrollerine başlamasıdır. Bu yaşa gelen kadınların hiçbir şikâyeti olmaksızın, ailesinde meme kanseri hikâyesi olmasa da, hatta çok sayıda çocukları olmuş ve onları emzirmiş olsa da, yıllık mamografi kontrollerini yaptırmalarının büyük önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Mehmet Mahir Atasoy “Bunları özellikle belirtiyorum çünkü halkımız arasında nedense yanlış olarak riskli bir grupta değilse mamografi kontrolüne gerek olmadığı sanılıyor. Bu kesinlikle çok yanlış

bir düşünce. Meme kanseri teşhisi koyduğumuz kadınların yarısından fazlasının ailesinde meme kanseri hikayesi yoktur ve risk grubunda değillerdir.”

İnternette Dolaşan Bilgi Kirliliğine Aldırmayın

Mamografi ile erken teşhis hayat kurtaran bir yöntem olsa da, insanların çoğu mamografi sebebiyle maruz kalacakları radyasyondan çekiniyor. Oysa uzmanlar mamografideki radyasyon dozunun oldukça düşük olduğunun altını çiziyorlar. Girişimsel Radyoloji & Meme Radyolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Mahir Atasoy “Her gün, her an bir miktar radyasyona maruz kalıyoruz. Normal yaşantımızda 3-6 ay arasında doğadan her halükarda aldığımız radyasyon dozu ya da uzun bir uçak yolculuğunda gökyüzündeyken güneşten alınan radyasyon dozu ile mamografi de alınan radyasyon aynı miktardadır. Evet radyoloji pratiğinde bilgisayarlı tomografi gibi ciddi radyasyon veren ve endikasyonları çok ciddi düşünülerek yapılması gereken incelemeler mevcuttur ancak mamografi bu konuda oldukça masumdur. Dijital mamografi teknolojisi ile bu dozu daha da düşürecek teknikler kullanılmaktadır. Mamografiden alınan dozun karşılığında çok ciddi bir fayda elde ediyoruz. Taramanın düzenli olarak uygulandığı Avrupa ülkelerinde meme kanserine bağlı ölümlerin ortalama %30 oranında azaldığı bilinmektedir” diyor ve ekliyor “Kırk yaşının üzerindeki tüm sevdiğiniz kadınlar ile birlikte yılda bir gün belirleyin ve meme radyolojisinde deneyimli, güvenebileceğiniz bir radyoloji uzmanına mamografi ve gerekiyorsa meme ultrasonu kontrollerinizi yaptırın.”

Meme Ultrasonu mu Mamografi mi?

40 yaşından sonra mamografi incelemesi yapılan kadınların tamamlayıcı bir yöntem olarak ultrason yaptırması da faydalı bir takip yöntemi çünkü mamografi sadece meme dokusu iyice yağlı doku ile dolmuş olan kadınlarda tek başına yeterli oluyor. Mamografi ile birlikte meme ultrasonunun da yapılması meme kanserinde erken teşhis oranını % 80-90’lara çıkarabiliyor. Meme ultrasonu memedeki kistlerin ve kitlelerin ayırımında en duyarlı yöntemlerden biri olmasıyla birlikte henüz mamografi takiplerine başlanmamış 40 yaşından genç kadınlarda yılda bir kez yapılması önerilen ve hiçbir risk taşımayan etkili bir takip yöntemi olarak kullanılıyor.

Deneyimli Bir Meme Radyoloğunun Önemi Nedir?

Meme kanseri tetkiklerinizi meme radyolojisi konusunda uzmanlaşmış deneyimli bir radyoloji uzmanına yaptırmanız çok önemli. Çünkü bazen, tecrübe eksikliğinden ya da emin olma çabasından dolayı gereksiz ilave tetkikler ve biyopsi işlemleri de süreci rahatsız edici hale getirebiliyor. Düzenli kontrollere başlamadan önce mutlaka deneyimli bir meme radyoloğu bulmak ve tüm kontrollerde aynı radyoloji uzmanının takibi altında olmak sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesinde önemli bir rol oynuyor.