Bozkırın Esmer Yüreklilerine                        

 

Bu yazıyı, kendi tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini unutturmaya çalışanlara bel bağlamış, celladına aşık olmuş Bozkırın esmer yüreklilerine yazıyorum:

 

Bozkırın esmer yüreklileri, asırlarca ırklarını, dillerini, kültürlerini yansıtabilmişlerdir. Bu esmer yürekliler, çok geç fark etmişlerdir aslında kendi kültür ve tarihlerini, nereden geldiklerini…

 

Bir sürgün acısıyla içine büzülüp ana değerlerine sarılıp; dilini ve kültürünü unutmasa da, savrulduğu yerlerde kendi başına kaybolmamak için destek bulduğu kişi ve kurumlara yaslanarak kendi iç kanamasını durdurmaya çalışmıştır.

 

Aslında, bu onların da suçu değil bir yanda. Onları aydınlatacak; tarih ve kültürlerini onlara öğretecek kimse olmadı.

 

Bu esmer yüzlü Bozkırlıların yazar, entelektüel ve aydın çevreleri bildiğim kadarıyla çok uzaklarda kendi gelenek ve göreneklerini yaşatmaktadırlar. Bunu hiçbir zaman halkına mal edemediler. Çıkardıkları dergileri, yazdıkları yazıları yine kendileri okudular! Bu da edebiyat alanında bilinçlenmemizi engelledi.

 

Bu esmer yüzlü Bozkırlıların bir de politikacıları vardır. Politikacı dediğime bakmayın, aslında kendi tarihlerine, kültürlerine az bir faydaları yok. Hiçbir şey bilmezler bunlar; klasik, diğer partiler gibi ezber, klişe sözler kullanarak siyaset yaptıklarını sanırlar. Halkın anlayacağı dilden konuşmayıp, ‘’bir şeyleri biliyorum’’ hissiyatını uyandırmak amacıyla bu çabanın içerisine girmişlerdir. Bu da halka bir şey kazandırmamaktadır.

 

 

Bu esmer yüzlü Bozkırlıların, öz yurtlarına geri dönmek gibi bir amaçları kalmadı; çünkü sistemin ve sistemin ideolojilerini ve fikriyatını gösteren medyanın kurbanı oldukları için anayurtlarını ‘’yaşanılamaz yurt, ‘’facia yurdu’’, ‘’trajediler yurdu’’ ve ‘’yoksulluklar yurdu’’, olarak görmektedirler. Halbuki onların yaşadıklarını yaşatıyorlar.

 

Yine bilinçsiz bir şekilde esmer yüzlü Bozkırlılar bir çobanın yanlış yolda yürümesine boyun eğmiş sürülerdirler.

 

‘’Sürgün’’ kelimesine uzak olup, ne olduğunu sindiremeyip; an be an yaşayanların torunlarıdır. Kanların dökülmediği yaşamı üstlerine bezemiş bu esmer yüzlü bozkırlılar, mor kanlı yırtık Ateşten Gömlek’lerle elleri boş bir şekilde açlıkla terbiye edildiğini unutmuşlar ne yazık ki...

 

Bir de ‘’korku’’ var tabii… Sistemin dar sokaklarını geniş görmek mecburiyetinde kaldılar. Kanlı gömleklerle gezmek yerine, dar sokaklarda küçük adımlar atmayı tercih ettiler. Ufacık bir silah sesinden ürküp içeriye tıkanan bu esmer yüzlü Bozkırlılar, silahı sadece eğlencelerinde kullandılar.

 

‘’Bir hüzündür ayrılık’’ diyor ünlü Kürt edebiyatçısı ve roman yazarı Mehmed Uzun. Esmer yüzlü bozkırlılar bu hüznü çoktan aştı. Nereden geldiklerini unutur hale geldiler. Dillerini korudular, şimdi unutmak için çaba gösteriyorlar. Ekonomik olarak gelişmeyi sistemin veli-nimeti sanıyorlar. Oysa dıştan gelmişti ve kendi alınterleriydi bu!

 

Bir değişimin olması elzem. Dil, kültür, siyaset, inanç… kısacası her alanda yeniden doğuş. Öz’e yönelim. Umuyorum küllerinden yeniden doğarlar Anka Kuşu misali. Ve sarhoş çobanın onları yanlış yerlere sürüklediğini anlarlar…

Rosida Kevser Bilen