mervekart @ ybhaber.com

Dini düşünceler ve öğretiler de tüm diğer fikir akımları gibi içinde bulundukları toplumun nesnel koşullarına bağlı olarak ve toplumun ihtiyaçlarına göre hayat bulur ve şekillenirler. Bu gerçekten böyle midir böyle mi olmalıdır? Tartışılır...

Bugün İslam coğrafyasının içinde bulunduğu durum, çağa ayak uydurma adına, kapitalist-emperyalist düzende ayakta kalabilmek adına ve çıkarlar uğruna inandığı,bağlı olduğu değerler ile bağdaşmamaktadır kanaatimce..

Bugün, gözlemlerime dayanarak çok rahat söyleyebilirim ki İslam Devletleri de bu kirli oyunda yerlerini almış bulunmaktalar ve kapitalizme abdest aldırır vaziyetteler , tabiri caizse..

Gerçekte Kapitalizmin temelinde din yoktur. Laik anlayışta kapitalist kültürün ana temelidir. Kapitalizmde Tanrıya itaatkar mütevazi bir kul olup güçsüzleri düşünen değil, topladığı güçle, zenginlikle her şeye hükmeden güçsüzleri sömüren kendini Tanrılaştıran makbuldür. Allah'a değil güce ve zenginliğe tapılır. Kapitalizmde vicdan yoktur, vicdanı rekabet;adaleti ise arz-taleptir! Kapitalist kültürde bir şeyin değeri para ile ölçüldüğünden insanın değeri de, üzerinde taşıdığı gömleğin,gözlüğün,cep telefonunun,bindiği arabanın markası ile değerlendirilir. Bugün dönüp baktığımızda kendi ülkemize kendi insanlarımıza kapitalist ruhla ne kadar da iç içe olduğumuzu kolaylıkla fark edebiliriz. Kendi ülkemi kıstas alıyorum çünkü ben burada yaşıyorum ve buradaki insanları objektif gözlemleyebiliyorum. Yanı başımızda savaşta masum çocuklar ölürken 'bize ne, beni kendi ülkemin çocukları ilgilendirir' diyen insanları görüyorum;Afrika'da açlıktan ölen insanların varlığını bilip de 'dünyanın düzeni bu' teslimiyetinde ki insanları görüyorum; 'beş yıldızlı kabe manzaralı otel odaları 600£ ' reklamlarını görüyorum.. Ve hala Müslümanım diye ortalıkta dolananları görüyorum...

Bizim kitabımız da, dinimiz de Kapitalizm ile bağdaşmaz. Gelin görün ki bugün kılıfına uydurulmuş kapitalizme abdest aldırılmış bir düzen içinde yaşamlarını sürdürüyor Müslüman kardeşlerim.Değer yargıları önemlidir, birliği beraberliği sağlar,insanları bir bütün haline getirir. Bugün çoğu toplumda en önemli değer yargısı dindir. Dini değerlerin-yargıların birleştirici özellikleri vardır. Din kurumları bu yüzden etkin birer kontrol mekanizmasıdır diyebiliriz. Ve bu durumun genelde istismar edildiği apaçık ortadadır...

“Mülk Allah'ındır, insan emanetçidir” buyruğundan hareketle Osmanlı’da toprakların büyük bölümü kamu malı olup ancak işlemek ve pazara sunmak özel girişimle olmaktadır ve gönüllü vakıflar aracılığıyla ihtiyacından fazlasını halk için harcamaktır. Böylece asıl olan, gelir dağılımını, zora dayalı sermaye sahibi-sendikal mücadeleden ziyade, sosyal devlet uygulamalarıyla çözülmeye çalışmaktır. İşte bu anlayıştan dolayı Osmanlı’da, Batı’da olduğu gibi aristokrat ve burjuva sınıfı oluşmamıştır.

*Ücret insanın en temel hakkı olan hayat hakkını belirleyen en önemli göstergedir ve bu önemli hak ekonomik piyasaların vicdanına ve rekabet ortamına terk edilemeyecek kadar kutsal bir değerdir. Tabi şu yanlış anlaşılmamalı, ele geçen varlıkla üretimi arttırmak ve yeni yatırımlarla yeni iş sahaları açmak ta bu paylaşımın içine girer. Kapitalist zihniyet ise zaten sorunun temelini oluşturur sadece kendi çıkarını düşündüğünden ve maddeyi tanrılaştırarak, güce taptığından gelir dağılımındaki adaletsizlikleri bir sorun ve eşitsizlik olarak görmez. Onlar her türlü fiyatı insafsızca işleyen piyasanın, acımasız rekabetine terk etmişlerdir. Bir ülkenin zenginliklerini zorla gasp edip insanlarını köleleştirmeklede olsa maddi güç biriktirmeyi suç saymazlar. İslami düşüncenin tam zıddı nedir dense karşılığı tam olarak kapitalist düşüncedir. Kapitalizm, zenginleştikçe çalışana da bir şeyler verilecektir, kendine lütfedilenle çalışan yetinmelidir mantığı ile hareket eder. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” yani “ insan egosunun önünü açın, kimse ahlak, sosyal adalet falan deyip de ona kimse engel olmasın, bu ara size de bir şey düşer” mantığı ile hareket eder. Buna rağmen, insanlar kapitalizme baş kaldırıp sosyal hakları için direnmedikce açlık sınırının altındaki asgari ücreti bile zor görürlerdi. Sömürgecilik ve kölecilik kendiliğinden sona ermedi. Bundan sonrada kapitalizme karşı mücadele etmek inançlarımızın gereğidir. Müslüman isen gereği gibi yaşayacaksın.

Abdestli kapitalistlerden olmamak dileğiyle fark edelim, farkındalık yaratalım.Bilelim, bilinçlendirelim(!)