metinates @ ybhaber.com

Yeryüzü var olduğunda ikame yada mülk için herhangi bir tapu dairesi yoktu.Yine insanlık var olduğunda dil, din, ırk v.b. öz kimlik tespiti için insanlara tercih hakkı sunacak bir merci yoktu. Şiddetli bir nehrin akıntısında şekil buldu insanlık. Bu şekil kimi zaman kuru bir bozkırdaki vahşi yaşamın altında düştü, kimi zaman aklın büyüleyici mucizesinde dallanıp budaklandı.
Doğduğunda masum ve biçare idi insan.
Geliştikçe, büyüdükçe vahşiliğini dışa vurup canavarlaştı. Yeryüzünün hakimi olmak için hem cinslerini kılıçtan geçirip, yaratıcının kim olduğunu sorgulamadan kendinden olmayanı yok etmeye çalıştı.

Mucizevi bir nitelikle (us) yaratılmış olan insan, bu mucizevi niteliğini başına bela etmiş olup 'hayvanlaşmanında' ötesinde bir ünvana erişmiştir. Aklını yitiren, canavarlaşan insanın önüne geçmeye çalışan, yine insan olmuştur. Bu mucizevi niteliğe vicdanla beslemiş , adalet ve eşitlik adına var olmayı benimsemiş olan İNSAN türüdür bu.

Almanya Suriye’li mülteciler için kapılarını aralamış. Dev kamplar tahsis etmiş ve insanca bir yaşam adına dev projeler hazırlamış. Bir yetkili Almaya’nın bu tutumuyla ilgili olarak Cüneyt ÖZDEMİR’e "Ağırlıklı olarak Alan KURDİ’nin sebep olduğu bir tutumdur" diyor. Sızısı içimizde halen sıcak. İnsan olanın asla unutamayacağı bir trajedidir minik bir bebeğin kıyıdaki cesedi.

Alan kara bir dokunun dibine inen insanlığın vicdanını uyandırdı. Alan bize insan olmanın vicdan ve merhametle mümkün olduğunu anımsattı. 'Eşşek kadar olmuş' dünya bunu başaramadı ama minik bir bebek küçücük bedeniyle bu acı gerçeği yüzümüze tokat gibi savurdu.
Cizre’de annesi öldürülmüş bir bebek, kan revan içinde kalmış. Öyle beter bir acı ki bu; ne anlatılır ne de yazılır...
Alan kadar, alan gibi tıpkı.
Temennim o ki, bu bebek zalimlerin vicdanını bir ok gibi delip geçer. Ve Cizre’de acılar son bulur…