salihyazar @ ybhaber.com

“Ey hayat, seni bu kadar kıymetli tutuşum, ölüm sayesindedir.” L. Annaeus Seneca

Ankara ‘da meydana gelen patlamalar için içim acıyarak söylüyorum, ne yazık ki gelenek ve alışkanlık haline geldi.

Son patlamada şu yazıyı yazarken otuz dört canımız hayatını kaybetti.On dokuzu ağır yüz yirmi beş yaralı canımız vardı.

Yakınlarını kaybedenler gün gelecek yakınlarını patlamaların sırasına göre anacaklardır. Pisi pisine keyfe kurban edilen hayatlar böyle anılacaktır.

 İnsan canı ve kanıyla şekillenen ‘patlamalar ‘ tarihini miras olarak bırakacak bize gözü dönmüş tayfa.

Her seferinde hamasi nutuklar atılıyor. Toplantı üstüne toplantılar düzenleniyor. Toplantı sonrası kibirli ve çokbilmiş devlet dili bir şeyler söylüyor. Sonrası aynı sorumsuzluklar, sorumsuzlar ve eksikliklerde değişen bir şey yok.

Patlama, yine patlama, bir daha patlama. Her patlama sonrası manzara aynı.

Tek bildikleri yakınlarını kaybedenlerin acılarını, tepkilerini ve isyanını halktan gizlemek için yayın yasağı getirmek.

Bu kadar patlama yaşandı, yayın yasağı getirildi. Hangi patlamaya ilgili kesin çözüme ulaşıldı ve halk bilgilendirildi.

Söyledikleri hep aynı şeyler. Geyikler gibi hep anlamsız sesler çıkarıyorlar; gey, gey, gay,gay. Meseleyi kökten çözmek yerine halkı uyutmakla uğraşıyorlar.

Bunca can gitti, bir tane istifa edeni, öz eleştiri yapanı gördünüz mü? Her seferinde topu birilerine atıyorlar.

İçişleri bakanı, (Bir önceki patlama sonrası attığı twit) olayı dışarıdan seyretmekle yetinen sorumsuz bir vatandaş gibi twit atabiliyor.

Yandaş ahlaksız medya tetikçileri, son Ankara patlamasını Gülen cemaatine yıkacak kadar seviyesizleşebiliyor.

Katilleri yakalamak yerine, tek ses olmaya zorlanan halkta farkındalık yaratmaya çalışan aydınları, gazetecileri ve akademisyenleri içeriye atmakla meşgul iktidar.

Bir tek onlar iyi, bir tek onlar masum, bir tek onlar namuslu. Gerisi, ne kadar şüpheli varsa doldur bir torbaya ve havuza.

Pokerde bile bir araya gelemeyecek örgütler ve yapılanmalar bir olmuş, bunlara karşı savaşıyor. Bu beceriksiz aymazlara göre tüm örgütler onlarla, halkla ve devletle uğraşıyor. YPG, PKK, İŞİD ve Gülen cemaati bir olmuş bunlarla, halkla ve devletle uğraşıyormuş.

Madem böyle bir durum, yapılanma vardı ve siz biliyordunuz, bunca zaman siz ne iş yapıyordunuz?

Devleti eline geçirenler bu masalları anlatmaktan geri durmadılar. Geçmişte masal anlatarak halkı birbirlerine kırdırdılar, malın en iyisini kendilerine götürdüler. Bu günde durum aynıdır.

Tacizci değişiyor, tacize uğrayanlar hep aynı. Önümüze her seferinde tek seçenek bırakıyorlar:’Taciz kaçınılmazsa, zevk almaya bakacaksın.’ diyorlar bize.

Yıllarıdır halkın seçme ve seçilme iradesine ipotek koyarak yenilen nanelerin hesabını vermekten kaçınan din kisveli yeni gladyo tüm bunları yapanlardır. İktidarın etrafında kenetlenmiş, ellerine geçirdikleri dondurmayı bırakmak istemiyorlar.

İnsanlar evlerinden çıkmaya, işine, aşına, eğlenmeye gitmeye korkar olmuş, umurlarında mı? Onların çocukları güvende ve işleri tıkırında nasıl olsa.

Koruma ordusuyla geziyorlar. Güvenli ve korunaklı yerlerde yaşıyorlar Çocukları yurt dışında okuyor ve yaşıyor. Nereden bilsin elimizde kalan tek canımızın kıymetini.

Bıçak kemiğe dayandı lafı son birkaç yılda yaşadığımız dayanılmaz acıyı ifade etmek için yetmez. Bıçak kemiğe dayanmanın da ötesindedir. Artık takır takır kemiğimizi kesiyor.

Ne kadar daha dayanılabilir bu duruma bilmiyorum.Ancak gidişat hiç iyi değil.Büyük bir yer sarsıntısının ayak seslerini duyabiliyorum..

salihyazar@ybhaber.com