salihyazar @ ybhaber.com

Kim bilgiyi artırırsa acıyı da artırmaktadır.” Lev Tolstoy

Mevlana’dan,

Altın ne oluyor,

 Can ne oluyor,

İnci, mercan da nedir ,

Bir sevgiye harcanmadıktan,

Bir sevgiliye feda edilmedikten sonra.” diyeceksin. Evrensel kardeşlik davetiyle övüneceksin. Ama karşınızda bulunanı baştan tasniflemekten, ötelemekten ve aşağılamaktan geri durmayacaksın..

Yunus Emre’den iç hesaplaşma beyitlerini okuyacaksın.

Bu nefs ile dünya fani,

Bu dünyaya gelen hanı ,

Aldattın ey dünya beni,

İşlerinden bezer oldum.

Sonra üzerinden böbürlenerek karşınızda bulunanları Allah adına yargılamaya kalkacaksın.

Hacı Bektaş-ı Veli’den,

Kimsenin ayıbını arama!
Kendi ayıbını görür ol!
(Hakk’ı) ara, bul!
” diyerek tevazuu pazarlayarak, bulunduğunuz yeri pahalıya satarak kendinizden tarafa her şeyi yontmaya kalkacaksınız.

Bunların nedenleri vardır. Başlıca nedenlerinden birisi, ‘Düşüncede mağrur ancak pratikte ilkel ve mağdur olan; hesap konusunda hep hata veren fundamentalist (Köktendincilik)  din inancının gözden geçirilmesi gerekir.’

Din gücünü arkasına alarak düşman bildiklerine kendi savaşını başkalarının hesabını eline geçirerek savaş açanlar, savaş bittiğinde başları ilk alınanlar olmuştur.

Dünya tarihi sayısız örneklerle doludur bu anlamda. Ekim Devrimi, Fransız Devrimi gibi..

Medeniyeti inşa eden insanların dünyasında güç; bilgidir. Köhnemiş radikal inançlar değildir.

İnsanları gerçek anlamda var eden yaşadığı hayatın şiiridir. Tıpkı Ömer Hayyam gibi. Bilgeliğinden çok hayata dair okumalarını anlatan rubaileriyle daha çok tanınması bundandır.

Fundamentalistler korkaktır. Gerçek Müslüman ve dindar değildir. Gerçek dindar ve Müslüman korkmaz, akıllı ve bilinçlidir. Gerçek dindar ve Müslüman zaten kendini bu hallere sokmaz. İçinde ve dışında yaşadığı aynıdır. Değişen dünyanın şartlarını doğru okur ve bunun için gerekli donanıma sahip olmak için emek veren kişidir.

Gerçek dindar için ‘Bilmiyorum’ demek bir zayıflık değildir. Bilim, uygarlığın bilmiyorum diyebilen tevazu sahibi insanlar tarafından geliştirildiğini bilir. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır diyen ne güzel özetlemiş gelişmeye kapalı insanları.

Dinler herkese aynı tonda, keskin ve kesinlikte seslenemez. Herkes aklını kullanabildiği kadar bir algı, anlama ve anlayışa sahiptir. Tanrıya olan borcunuz aklınızı kullanma becerisi kadardır. Bunun içindir ki kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktur.

Kendimize söylemeye korktuğumuz şeyler bir gün bizi esir alır.

İlim Müslümanların yitik malıdır, nerede bulsa orada alır.’ Hadisi Şerif,

İlim ilim bilmektir, 

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin, 
Ya nice okumaktır? “ Y.Emre”

salihyazar@ybhaber.com