salihyazar @ ybhaber.com

Bizim oğlanın ateşi ve tansiyonu çok yükseldi. Yüzünde eskiye ait hiçbir şey kalmadı. Korkunç bir yüze büründü. Yüzüne söylenebilecek söz imkânı kalmadı gibi.

Geçmişte eksik kalmış ne kadar çocukça ve oğlanca duygu varsa yerine getirmek için gözünü karartmış. Her gün yeni şeyler icat ediyor.

Oturduğu muhteşem evde kendisini avutacak yeni icatlar çıkarıyor.

En son işsiz, aylak palyaçolara birtakım kıyafetler giydirerek eğlenmeye çalıştı.

Para gani, güç onda,ee hesap soran da yok.

Allah daha çok versin, gözümüz yok. Ama gidişat  iyi değil.

Besbelli, kendisi freni boşalmış araba gibi hiçbir şeyi kontrol edemiyor. Yardıma ihtiyacı var.

Bu durum hem ona hem etrafında yaşayan konu komşuya zarar veriyor.

Onun bu halleri herkesin dilinde ve alay konusu. Vallahi ne yalan söyleyeyim, kendisi için değil kaldığımız mahallenin karizmasını çiziyor, gücüme gidiyor.

Uzun zamandır bakınıyorum etrafıma. Bizim oğlanı,içine düştüğü bu garip hallerden kurtaracak ve yeniden sağlıklı iletişim kurabilmenin çaresini araştırıyorum.

Bunu kendime dert ve iş edindim. Birilerinin bir şey yapması lazım.

Eskiden olduğu gibi korkmadan, sakin, açık, anlaşılır, fesih ve net bir şekilde konuşmanın yolunu mutlaka bulmalıyım. Yoksa  tamamen yitireceğiz.

Aklıma ilk gelen, müzikle tedavi yöntemiydi. Hani dilini anlamasak da bazı melodiler vardır.Hiç hesaplamadığımız âlemlere yolculuk yaptırır. Belki bir yerde notaların azizliğine uğrar, kafası dank eder, şuuru açılır.

Fakirin ekmeği umut demişler.

Denemekte fayda var.

Yalnız, şarkıları seçerken dikkatli olmalı;

Manidar ve olur olmaz çağrışımlara neden olan şarkılardan, melodilerden kaçınılmalı.

Oğlanı kurtaralım derken büsbütün kaybedebiliriz. Hafazanallah,düşünmek bile ürkütmeye yetiyor.

İçinde, sıfır, babacığım, hırsız, hortum, yalancı, paralel, rüşvet gibi yerimizin darlığından dolayı alamadığım sözcüklerin olduğu yerli, yabancı şarkılar, melodiler ve türkülerden katiyetle kaçınılmalı.

Bir yerden başlamalı.

Niyetimiz halis.

Sonuçta ammeye hizmet aşkı var.

Katkı sunarsanız çok sevinirim. Elimizi çabuk tutmamız lazım. Kaybedilecek vakte tahammülümüz yok. Oğlanın durumu hiç iyi değil.

Tutmazsa, başka yola ve çözüme bakacağız artık.

İşe önce dinlememesi gereken melodileri bulmakla  başladım.

Rahatlaması, sakinleşmesi için çağrışım yapan melodilerden ve sözlerden imtinayla uzak durmak lazım. Yoksa bir çuval inciri bo.. ederiz.

Gelelim “sakıncalı” şarkı listeme..

Selda veya Mahzuni Şeriften “Yuh yuh”,çok sakıncalı kesinlikle dinlememeli.  

MFÖ’nün  ”Rüşveti kimler alır? Hiç kimse rüşvet almaz, olamaz!” sözleriyle hatırladığımız tiyatral şarkısı çok sakıncalı, 

Zeki Müren’in söylediği “Rüşvet diye ömür verdim kadere, Bağlanan gönlümü çözdüremedim” şarkısı,

Sözü Çiğdem Talu’ya ait Timur Selçuk’un “Aşkları para dostları para, Geceleri para gündüzleri para, Bu düşlere yara bu düşlere yara’’ şarkısı,

Yaşar Kurt’un Hırsızlar şarkısı “Hırsızlar dolaşıyor hırsızlar, Para koyarlar cebine, Ruhunu çalarlar oğlum”,

Şanar Yurdatapan’ın yazdığı,  “Para Parra Parrra”  oldukça manidar, 

Moğollar’ın “Ey hortumcu dayı, Soktun gözüme yayı, Görmez oldu gözlerim, Ne güneşi ne ayı”…

Fikret Kızılok’un “Süleyman Hep Başbakan” ismiyle bildiğimiz klasik şarkısı,

Milliyetçi cenahın büyük sesi Ozan Arif’ten  “Yıktı bizi, şu iki şey: Biri rüşvet, biri torpil” türküsü.

Ümit Besen,”Sigarası yaldızlı, Geliyor  nazlı nazlı, Öyle bir yar sevdim ki, Yeni köylü Burgazlı, Anasıda yesin , Babası da yesin ,Yesin anam yesin ,Canikosu yesin.” şarkısı,

Ümit Besenin şarkısı aslında aşk şarksıdır. Bir dönem dillerden düşmüyordu. Son dönemlerde toplumca yaşadıklarımızdan dolayı yine çok popüler.

Ama nakarat kısmı  “Anasıda yesin, babasıda yesin,yesin anam yesin,canikosu yesin” sözleri sıkıntılı,oradan pirelenebilir bizim oğlan.

1990 yıllarda yine dillerden düşmeyen  ancak bugünlerde oldukça huysuz,gıcık ve en tehlikeli şarkı.  Seden Gürel’in “Çalkala” şarkısının sözleri. Özellikle son bölümü tahrik edici, dikkat etmeli ve kesinlikle dinlememeli.

Kesinlikle, kesinlikle...

Şarkı şöyle, “Hepimize iyi kötü bir şeyler oldu, Bir sana olmadı hayret, Sen gerine gerine dolaşırken, Biz hayat kavgasında ha gayret.


Biz elimize gözümüze bulaştırdık, Azıcık yoldan çıkınca, Sende hasar sıfır maşallah,

Dağları çamları bile yıkınca.

E bize de öğret, etme günahtır, Duvar kovuğundan çıkmadık, Bizim de anamız babamız var da, Bu yolları hiç çakmadık.


Çalkala hadi adamım, Devrine durumuna göre çalkala, Hadi kitabına uyduralım,

Ele âleme karşı zevahiri topla.

Seni lapacı, seni yıkamacı, yağlamacı” sözleri  bizim oğlanı rahatsız edebilir.

Vaktinizi almamak için bu kadarla yetindim.Aslında listeye girecek çok şarkı var.Onları bulmak,katkı sunmak amacıyla listeye eklemek sizin işiniz bundan sonra.

Önce şiir dedim. Şiirin de cılkını çıkardılar.

Şiir, oldum olası netameli ve daha tehlikeli bir meseledir. Şairleri, cezalandırmak için kodese atarlar. Kodese girince bilenir, daha beter yazar, başı beladan hiç kurtulmaz garibin,.

Şair ve şiir hep korkutmuştur beni.

Müzikle tedavi yöntemi tutmazsa başka şeyler deneyeceğimi söylemiştim.

Aklıma koydum. İyileştireceğim bizim oğlanı.

Aslında iyi çocuktur, kazanmak lazım. Kaybetmek daha büyük felaketlerin başlangıcı olur.

Müzik tutmazsa farklı bir şey yapmalıyım.

Bir şey yapmalı, denenmemiş bir şey olmalı;keşfedilmeyi bekleyen.

Ama ne?

Bizim oğlanı,  normalleştirecek, mutlu edecek bir şeyler olmalı bir yerlerde. Onu bulacağım, bulmalıyım.

Umutla yarınlara bakabilmek için…..

Kaynak:Evrensel Gazetesi(11.03.2014)

salihyazar@gmail.com