salihyazar @ ybhaber.com

Demagoji yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

Devamında “bakan” demagoglarımızın incilerini verdim değerli okurlarımız.

İktidarın kemiksiz dili Bülent Arınç:2004 yılı Nisan ayında TBMM başkanı olduğu dönem gazetecilerin 23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine neden eşinin adını yazdırmadığını sormaları üzerine "Bunun karşılığı, şeyini şey ettiğimin şeyidir. Bunu bana tekrar niye soruyorsunuz" ifadelerini kullandı.
2005 yılı Haziran ayında Manisa Dericiler Sitesi Başkanı Hüseyin Akdede’nin "Sayın Başkanım size ağabey olarak hitap etmek isterim" demesi üzerine "Bülent Ersoy deme de, ne dersen de" şeklinde cevap verdi.

2006 yılı Mayıs ayında Alparslan Aslan’ın Danıştay’a yaptığı silahlı saldırının ardından şu korkunç açıklamayı yaptı: “Şu anda hastanede bulunan Sayın Bayan Ayfer Hanım'ın da bu karara çekince koyduğunu hepimiz biliyoruz. Yani bu saldırgan o karardan (türban kararından) infial duyarak bu karara imza atan kişilere karşı bir eylem düşünmüşse, bu karara muhalif kalan bir insana silahını boşaltmaması gerekirdi.”

2006 yılı Temmuz ayında resmi ziyaret için bulunduğu Moskova’da "Lenin'i ölü görmek çok güzel" dedi.

2009 yılı Aralık ayında BDP milletvekili Emine Ayna için, "Çok garip bir yaratık. Allah akıl fikir versin" sözlerini kullandı.

2011 yılı Ocak ayında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın hayatını konu alan Muhteşem Yüzyıl dizisine ilişkin konuştu, “Türk Büyükleri” ne hakaret edilmesinin yasaklanmasını istedi, ““Ben büyük bir endişe içindeyim. Kanuni gibi birinin harem, içki düşkünü değişik ilişki içerisinde göstermek... Ben üzüntü duyuyorum” dedi.


2011 yılı Ocak ayında yaşam tarzına ilişkin kaygıların yapay olduğunu savundu, "Hayat içkiden ibaret değil. Hayat seksten ibaret değil. Bir kısım çağdaş düşünceye sahip olduğunu söyleyenler sadece içki ve seksle olaylara bakıyorlar” dedi.

2012 yılı Eylül ayında görüştüğü kadın gazetecilere BDP’li kadın milletvekilleri ile ilgili, “"BDP'lileri nasıl kadın sayıyorsunuz? Her biri polis iteliyor, tokat atıyor, her biri otobüs üzerine çıkıp acayip şeyler söylüyor" ifadelerini kullandı.

Herkese “böyle bakan mı olur?” dedirten adam İdris Naim Şahin:2011 yılı Kasım ayında BDP üyesi Prof. Dr Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasını haklı göstermek için şu ifadeleri kullandı: “Profesör hanımefendinin 80 öncesi gençlik yıllarına bakın. Akrabalarının kim olduğunu, eniştesinin tutuklu olduğunu göreceksiniz.”

2011 yılı Ekim ayında Van depremi sonrası bölgeye yaptığı ziyarette depremzedelere üç çeşit tatlı verildiğini öğrenince yanında bulunan Diyanet İşleri Başkanı’na dönüp “Sayın başkanım biz de buraya bir çadır kuralım, mekân tutalım gibi geliyor” diyerek espri anlayışını ortaya koydu, sonrasında 10 kişinin bir arada kaldığı çadırın sakinlerine dönerek “Koskocaman sarayda oturuyorsunuz bir gel dediğiniz yok” dedi.

2012 yılı Nisan ayında 5 TEDAŞ işçisinin öldüğü yer olan Aşkale'de yaptığı inceleme sırasında kaymakamlık önünde 60 yaşındaki Mustafa Boğaçayır isimli vatandaşın "Sayın bakanım, senin geldiğine çok sevindim" demesi üzerine, "Yok ya. Nerden bileyim sevindiğini? Hadi bir takla at ya da oyna bir göreyim. Çal bakayım davulcu" cevabını verdi.

2012 yılı Ağustos ayında kendisini eleştiren gazetecilere, “Ağzına tıkarım o yazıları senin” diye seslendi.

2012 yılı Ağustos ayında pek çok ölüme sebebiyet veren biber gazını, "Gazımız kaliteli ve doğal. Ülkemizde gaz mühimmatlarından kaynaklanan bir ölüm vakası yaşanmamıştır" diyerek savundu.

CHP’li bir vekilin, “Son bir yıl içerisinde kaç belediye soruşturma kapsamına alınmıştır, bu belediyelerin partilere göre dağılımı nedir, soruşturma izni vermediğiniz kaç AKP'li, kaç muhalefet belediyesi vardır?” sorusuna, karşılık olarak “Bu soru çok sıklaştı", "Beklediğimiz sorular bunlar" dedi. Ancak sorulara cevap vermektense kulağını kaşımayı tercih etti.

2012 yılı Mayıs ayında 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere Katliamına ilişkin konuştu, “Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yok" dedi. Türkiye tarihinin en kanlı olaylarından birini “film” olarak niteledi.

2012 yılı Eylül ayında CHP’li İdris Yıldız’ın emniyetin kullanacağı yeni demir coplar için verdiği soru önergesini yanıtladı, “yeni coplar sokakta vatandaşa sunulan güvenlik hizmetini daha kaliteli hale getirecek” dedi.

Egemen Bağış: Maltepe'de esnaf ziyareti sırasında bir dükkânın duvarında bulunan Ernesto Che Guevara posterine işaret ederek, "Che de yaşasaydı AKP'ye oy verirdi" dedi.

"Mesleki Eğitimde Yeni Fırsatlar: Leonardo da Vinci Programı'nın Mesleki Hareketliliğe Katkısı" konulu izleme toplantısında yaptığı konuşmada, ‘Geçen gün kamyon sürdüm, Leonardo da vinci’ dedi, kendisi hariç kimse gülmedi.

BBC'de yayımlanan Hardtalk programına konuk oldu. Programda kendisine tutuklu gazetecileri soran sunucu Stephen Sackur'a, "Gazeteci kimliği taşıyıp, bir başkasına tecavüz ederken yakalananlar var. Banka soyarken yakalananlar var" cevabını verdi.

Fransa Ulusal Meclisi’nde görüşülen “Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı”na ilişkin Başbakan’ın yaptığı açıklamalara verdiği desteği "biraz" abarttı, “Başbakanımızın açıkladığı Fransa'ya yaptırım kararları Sarko'ya kapak olsun. Umarım aklını başına toplar ve bu akla ziyan tasarıyı geri çeker” dedi.

Meclisten Suriye’ye savaş tezkeresinin geçmesinin ardından, "Bugün Türkiye'nin askeri gücü Suriye'yi birkaç saat içerisinde yok edecek noktadadır çok şükür” dedi.

Mehmet Şimşek: 2010 yılı Ocak ayında, tüm haklarının ellerinden alınmasına karşı dondurucu soğuğa rağmen direnen Tekel işçileri için şu sözleri söylemişti: Bizim hükümetimizin varsa bir hatası özelleştirme sonrasında ortaya çıkan, açıkta kalan işçilerimize karşı merhamet göstermesi. Eğer bir hata varsa o da merhametli olunmasından kaynaklanıyor."

Faruk Çelik: 2008 yılı Şubat ayında son 8 ayda 18 işçinin iş kazalarında hayatlarını kaybettiği Tuzla’da işçilerinin eylem yapmaları üzerine “Yatıyoruz Tuzla, kalkıyoruz Tuzla” sözleriyle tepki gösterdi. Bu sözleri Çalışma Bakanı sıfatıyla söylediğini hatırlatalım.

Taner Yıldız: 2010 yılı Aralık ayında, Tes-İş Sendikası Genel Kurulunda konuşma yaparken “Bizler gelişmekte olan Türkiye olarak mutlaka yeri gelecek 16-18 saat çalışabileceğiz” şeklinde konuştu.

Ömer Dinçer: 2010 yılı Mayıs ayında, Zonguldak’ta grizu faciasında hayatını kaybeden madenciler için “Madencilerimin bedeninde herhangi bir yanık yoktu, güzel öldüler” şeklinde konuştu. Atanamadığı için yirminin üzerinde genç öğretmen bunalıma girip intihar etmişken Paris’te yapılan UNESCO toplantısında “atanamamış öğretmenler diye uyduruk bir sorun çıkardılar” açıklamasında bulundu.2010 yılı Ocak ayında haklarını kaybetmemek için direnen Tekel işçilerine hitaben “Ülkemizde bu şartlarda çalışacak çok insan var” sözleriyle ülke insanına ucuz emek gücü olarak baktığını ortaya koydu.

Dengir Mir Mehmet Fırat: 2009 yılı Nisan ayında Kemal Kılıçdaroğlu ve Melih Gökçek’in canlı yayında Uğur Dündar hakemliğinde çıkacakları düelloya ilişkin görüşünün sorulması üzerine “Valla Melih daha şıllıktır, Melih PKK’dan girer genelevden çıkar” cevabını vermişti.

Beşir Atalay: 29 Ekim’de Van Depremi sonrası insanlar enkaz altında kurtarılmayı bekleyerek can verirken ülke dışından gelmek isteyen arama kurtarma ekiplerinin kabul edilmemesini şu sözlerle açıklıyordu: “Hangi ülkeler hemen aradı, yardım gönderme teklifinde bulundu, elimizde listeler var. Tabii öncelikle kendi potansiyelimizi görmek amacıyla arama kurtarma yardım ekipleri bekletildi.”

Kemal Unakıtan: 2003 yılı Eylül ayında Petkim’in özelleştirilmesine karşı çıkanlara karşı "Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler!" demişti.2003 yılı Nisan ayında Tekel’in özelleştirilmesi konusunda “Babalar gibi satarız” demişti.

2003 yılı Eylül ayında Tüpraş’ın özelleştirilmesine ilişkin "parayı veren düdüğü çalar. Tüpraş'ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş" demişti.

2003 yılı Eylül ayında Seka’nın özelleştirilmesi konusunda şunları söyleyerek yağmanın saati olmadığını göstermişti: “Staratejik yer imiş. Ne stratejisi, önemli olan müşteri bulmaktır. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri arkadaş.”

Nihat Ergün: Van depreminin ardından AKP’nin deprem vergisi olarak toplanan paraları başka yerlere harcadığı ortaya çıkınca, çareyi verginin varlığını inkâr etmekte buldu, “Deprem vergisi diye bir vergi yok” dedi.

Recep Akdağ: Kendisinden daha iyi çalışma koşulları isteyen görme engelli bir vatandaşa, "Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne yapalım" dedi. İnsanlık sınırını en fazla zorlayanlardan biri oldu.

Hayati Yazıcı: Tekel işçilerinin eylemine “provokatörler” karıştığını iddia etti, “İşe şeytan karıştı, PKK'lisi de dâhil bu işe fitne sokmaya başladı" diye konuştu.

Melih Gökçek: 2009 yılı Şubat ayında Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Karayalçın’ın projelerini palavra olarak niteleyip, Karayalçın’a hitaben “iktidar biziz parayı nereden bulacaksın” şeklinde konuşarak merkezi iktidarın muhalefet partisi belediyelerine yeterli kaynak sağlamadığını itiraf etmişti.

2009 yılı Eylül ayında Ankara’da sel beklenmesi üzerine halkla dalga geçercesine “Sel riski varsa üst kattaki komşunuzda kalın” dedi.

Geçtiğimiz kış kar yağışı sonrası belediyenin yetersiz kaldığını, yollarının buzlu olduğunu söyleyen bir vatandaşa Twitter’daki hesabından “Murat inan yollar tuzlu. Nasıl inandırayım bilmiyorum ki, tatsan mı acaba:)” şeklinde “espri” yapmıştı.

Diğerleri:AKP Muğla Milletvekili Ali Boğa 4+4+4 yasasının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Şu anda bir şans geçti elimize. Biz bütün okulları, elbette bu okulların kaydında kuydunda sayıyı artıracağız. Ama bütün okulları imam hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız” dedi. 4+4+4 yasasının ne için çıkarıldığını “en iyi” özetleyenlerden biri oldu. Ancak kendi torununu Fransız kolejine göndermeyi tercih etti.

Rize Belediye Başkanı AKP'li Halil Bakırcı, Kürt sorununa çözüm olarak "ikinci eşlerin Doğu'dan alınmasını" önerdi. “İnsanlar, evlilik ihtiyaçlarını metres veya benzer şekilde tamamlıyor. Bu tip insanların bunlara girmemesi lazımdır. Bu bölgelerden evlilik ve hısımlıkları artırarak, devletin de teşvikiyle önümüzdeki 30 yıl gibi bir sürede yaşanan sorunların aza ineceğine ve çözüleceğine inanıyorum” dedi.

AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci sosyal paylaşım sitesi Facebook’a başı açık kadınlar için "Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır" yazdı.

AKP Aydın eski İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, “Başbakanımız bizim için ikinci peygamber gibidir” dedi gelen tepkiler üzerine istifa etmek zorunda kaldı.(03.11.2012)

salihyazar@gmail.com