salihyazar @ ybhaber.com

Demagoji (İnglizce:Demagogu) (Fransızca:Démagogie), akılcı ve mantıklı çıkarım ve tartışmalardan ziyade, halkın isteklerine, önyargılarına ve korkularına dayalı olarak yapılan siyaset ve destek arayışıdır. Yunanca demos (halk) ve agogos (liderlik yapmak) kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Genellikle üstün bir hitabet ve propaganda yeteneği gerektirir. Çoğunlukla, popülist kavramları kullanarak ve milliyetçilik duygusunu sömürerek yapılır. Demagoji yapan kişiye "demagog"(laf ebesi; lafazan) denir. Demagojinin kökenleri antik Yunan ve Roma medeniyetlerine dayanır. Demagoji, toplumun duygularını ve önyargılarını kullanarak var olan gerçekleri farklı şekilde gösterme sanatıdır diye de söylenebilir.

Ülkede demokrasi kültürü olmayınca iktidara gelenler hep işi kelimelerin gücünden yola çıkarak oluşturdukları yöntemlerle götürmüştür. Her zaman söz başka, icraat başka olmuştur. Ne gam! Aradaki farkı gündemi saptıran demagojilerle kapatmışlar ve  dikkatleri dağıtmıştır.

Siyaset tarihinde demogoji hep olageldi. Her zaman olmayı da sürdürecek. Demokrasi bilinci içselleştiği gün demogoji yerini şeffaf üslup ve yöntemlere bırakacaktır.

Son on yıldır çoğumuzun farkında dahi olmadığı demogojik konuşmalardan bir seçki hazırladım. İlk olarak “başdemogogun seçme incilerini aldım. Sonraki devam yazısında kabine üyelerinin demogojik incilerini yazacağım.

2005:Şubat ayında TOBB’ un kurduğu Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nin açılışında öğrencilerin "girişimci ruhunu" okşamak istedi, “Benim felsefem şu: Oku, düşün, uygula, neticelendir. Benim zamanımda nice arkadaşım vardı, çok okurlardı, kütüphaneleri vardı. Hep 10 alırlardı. Şimdi sefilleri oynuyorlar” açıklaması yaptı. Nisan ayında halka seslenirken işsiz bir vatandaşın “satılık böbrek var” yazan döviz açması üzerine sinirlenerek vatandaşa “kusura bakma sakatatçı dükkânı değil burası” diyerek dalga geçti. Kasım ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türban yasağını onaylaması üzerine “Türban konusunda söz söyleme hakkı A.İ.H.M.nin değil din ulemasınındır” ifadelerini kullandı.

2006:Şubat ayında Mersin’de Kemal Öncel isimli bir vatandaşın “2 senedir anamız ağlıyor” şeklindeki tepkisine önce “Artistlik yapma” diyerek cevap verdi, hızını alamadı "Hadi ananı al git buradan" dedi.

2007:Ekim ayında TBMM'de kadın kotası isteyen ve örnek olarak Ruanda’yı gösteren Ka-Der Başkanı Hülya Gülbahar'a, “Sen Ruanda mı olmak istiyorsun, buyur ol” dedi. Milletvekili adayı olan kadınlara kota ayıran Ruanda dünyada kadınların en yüksek oranda temsil edildikleri ülkeydi.

2008:1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Taksim Meydanı’nda kutlamak isteyen sendikaların kararlı tutumuna “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” sözleriyle karşılık verdi.

2009:Eylül ayında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın 100 milyon TL’lik “Eğitime Katkı Projesi” protokol imza töreninde konuştu, ”Gençlik bizim çok önemli bir sorunumuz. Bakınız sulu-kuru her türlü kötü alışkanlıklar gençliğimizde var” dedi. Aralık ayında köşe yazarlarına hitaben “ne kadar az yazarsanız ülke o kadar huzur bulur. Geçmişte bir köşe yazarı haftada bir ya da iki kez yazardı. Ama şimdi her gün...” şeklinde konuştu.

2010 :23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yerine oturan ve “Ben konuşmama başlayayım mı?” diye soran ilkokul öğrencisi 10 yaşındaki Elgin Koçubaba’ya “Yetki sende asarsın da kesersin de” diye karşılık verdi. Mayıs ayında Zonguldak’ta 30 madencinin hayatını kaybetmesi üzerine şu ifadeleri kullandı: “Üzüntümüz büyük. Ama bu bölgenin insanı bu tür olaylara alışık. Şöyle 20 yıl gerisine gidiyorum. 90’lı yıllardan bugüne Zonguldak’ta bu tür faciaları hep yaşadık. Kömür ocaklarına ben de indim. 2 bin metre derinlikte madencilerin nasıl çalıştığını gördüm. Onlarla iftar yaptım. Bu mesleğin kaderinde bu var. Temmuz ayında kadın örgütleri ile yaptığı “demokratik açılım” toplantısında, “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum. Onun için fırsat eşitliği demeyi tercih ediyorum. Kadınlar ve erkekler farklıdır, birbirinin mütemmimidir” dedi. Toplantıya katılan kadınlar toplantının ardından, “B… bizi şoke etti” açıklaması yapmak zorunda kaldı.

2011:Ocak ayında Ermeni-Türk kardeşliğini simgeleyen Kars’taki insanlık anıtı için “ucube” benzetmesi yaptı, heykel kısa süre sonra yıkıldı. Mayıs ayında yasa dışı şekilde kaydedilen ve yine yasa dışı şekilde internete verilen bir partinin genel başkanına ait kasetleri değerlendirirken, “Hala bu medya, bu siyasiler 'İnsanın özeline karışıyor' diyorlar. Yahu kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor. Bu özel değil, bu genel genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır” dedi.3 Haziran 2011 tarihinde Ankara'daki Hopa Mitinginde polis tarafından kalçası kırılan Halkevleri MYK üyesi Dilşad Aktaş için "kız mıdır, kadın mıdır bilemem” şeklinde konuştu.

2012: Ağustos ayında Karacaahmet Mezarlığı’nın yanına yapılan cem evi için de “ucube” sıfatını kullanan zat, “Ben zaten sana ruhsat vermem dedim, yıkarım dedim. Bunlar kaçak inşaata başladılar, ben de dozeri gönderip vurdum” diye konuştu. Mayıs ayında partisinin kadın kolları kongresinde konuştu, hem kürtaj hakkına sahip çıkmak isteyen kadınları hedef alan bir açıklama yaptı, hem de kadınların yasal hakkını altında AKP imzası olan bir katliamla eş tuttu. "Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum” dedi. Eylül ayında yaptığı konuşmada, Suriye yönetimini hedef aldı, kendisini işgal ordusu kumandanı sanan zat, “En yakın zamanda Şam'a gidip, Emevi Camisi’nde namazımızı kılacağız” dedi. Mart ayında Sivas katliamı davasında zamanaşımı kararı verilerek katliamcıların cezasız bırakılmasını, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” diye değerlendirdi.

salihyazar@gmail.com