salihyazar @ ybhaber.com

Yaşadığımız gezegeni dar etmekte üstümüze yoktur. Batı, doğu, üst, alt, zengin, fakir, gelişmiş, geri kalmış fark etmez. Toplumlar kendi gerçeklerini önce üretir, kutsallaştırır ve tapar. Üretilen gerçekler uğruna kendimizden başlamak üzere yakından uzağa doğru herkesi sıkboğaz, tehdit etmeye başlıyoruz. Ahlaki değerleri ve adalet duygusunu alt üst ederek işe başlarız.

En önemli kale ahlaktır. Ahlak çökünce artık her yol mubahtır. Sonrası çok kolaydır. Zorbalıklarımızı dayatırken kendi oluşturduğumuz kutsallarımızla ilgili “ama”,”ancak” ile başlayan gerekçelerimizi önceden tedarik ederiz.

Oluşturmaya çalıştığımız küçük dünyamızı büyüttükçe büyütür, dur durak bilmeyiz. Haris duygularımız otokontrolümüzü devre dışı bırakır. Dinozorluk sadece cüssemizde değil, artık düşünce dünyamızdadır.

“Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olmaları gerekir.” Blaise Pascal: Zengin batılı ülkeler Julian Assange (Wikileaksın kurucusu) kutsallarına dokunduğu için aforoz ve cezalandırmak amacıyla kavgalarını bir süre için ara verip iş birliğine gittiler. İş birliğine giden ülkelerin  kutsalları, kaygıları, farklı olsa bile Assange meselesinde hemfikirler.Bunlar etraflarına ve dünyaya demokrasi  dersi  ve çeki düzen vermeye çalışan ülkeler.

Beyaz adamın kültüründen gelmeyen Ekvator,Assange hayat öpücüğü verdi. Büyükelçiliğinde korumaya aldı Assange.Ne kadar saçma geliyor  alıştığımız dünyada.

Salman Rüştü’ye hayat hakkı vermeyen İran; Pakistan ve Hindistan gibi ülkelere karşı sığınma ve hayat öpücüğü veren batılı ülkelerin Asange’dan bunu esirgemesi  dorukçu yaklaşım yalandır.

“Adaletin küçüldüğü ülkelerde, büyük olan artık suçlulardır.” Anonim:Alabama Millan City’de Lee Dyken tarafından rehin alınan bir çocuk olan Ethan’ı kurtarmak için neredeyse tüm orduyu seferber eden A.B.D. nin Assange yok etmeye çalışması nasıl patolojik bir duygudur.

“Adaletin hâkim olduğu yerde silahın yeri yoktur.” Amyot:5 Haziran 1967de "Altı Gün" savaşından beri işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında dünyanın gözünün içine bakarak uyguladığı işgale gerekçe olarak gösterdiği kendi güvenliği. Kendi güvenliğini kutsal sayan İsrail’in Filistinlileri yok sayan devlet terörü ahlaksız histerik ruh halidir.

“Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” Montaıgne: Suriye yerle bir oldu. Bir hesaba göre bugün iç savaş bitse  en az elli yıl toparlanamayacak. Suriye halkı için kılını kıpırdatmayan Fransa, Mali’ye giderken işin kılıfı dinozor yasasıyla buldu: Eski sömürgeye karşı "sorumluluk" duygusu. Sakın gerekçe ülke yönetimine meydan okuyan Müslüman direnişçiler olmasın. Suriye konusunda fikir ayrılığına düşen Rusya, Fransa ve B.M. nasıl oldu Mali için aynı kararda hem fikir oldular?

Ay­dın­lan­ma dö­ne­mi Al­man fi­lo­zo­fu Im­ma­nu­el Kant: ”İnsana saygı, aynı zamanda amacı kişileri aydın kişiler haline getirmek olan eğitimin de gerçekleşmesinin tek koşuludur. Çünkü ahlaksal bir eğitimin amacı, insana kendi değerini duymayı öğretmek, duyular dünyasına ait bir varlık olmasının ötesinde düşünülür dünyaya ait bir varlık da olduğunu göstermektir. Bu da, ancak ahlaklılık insan kalbi üzerine saf ahlaksal güdüler olarak sunulursa olanaklıdır. Ahlaklılık ne kadar saf olarak sunulursa, onun insan kalbi üzerinde gücü de o kadardır. Kişinin kendi mutluluğundan çıkan güdülerin her karışması, ahlâk yasasının insan kalbini etkilemesine bir engeldir. Bundan dolayı, kişinin duygusallığı üzerinde ahlâk yasasına saygı güdüsünün etkili olabilmesi için, kişiye ahlaksal bakımdan iyi eylem örnekleri vererek, onun buna doğrudan ilgi duymasını sağlamak gerekir.” diyor.

Yaşananlar, yaşadıklarımız ve yaşamak zorunda kaldıklarımızın nedenini hepimiz çok iyi biliyoruz: Özgürlük, adalet ve ahlakın zorbaların elinde olmasıdır.

“Özgürlük; adalet ve ahlâk yasasının ön koşuludur. Eylemlerimizin ahlaksal değeri için ahlâk yasasını temel ölçüt olarak almaktır. Özgürlük ve ahlakın olduğu bir gezegende zorbalığa gerek kalmayacaktır.” Kant

salihyazar@gmail.com