salihyazar @ ybhaber.com

El-Enfal Operasyonu veya El-Enfal Harekâtı Irak'taki Saddam Hüseyin rejimi tarafından yürütülen ve liderliğini Ali Hasan el-Mecid'in yapmış olduğu, Kürtleri hedef alan bir operasyondur.Operasyon ismini Kur'an’daki Enfal Suresinden almaktadır. 

Irak'taki Baas rejimi bu kod adı ile gerek peşmerge isyancılara gerekse kırsal Kuzey Irak'ın çoğunluğu Kürt sivillerden oluşan nüfusuna karşı 1986 ve 1989 arasında bir dizi saldırıda bulunmuştur. Operasyon özellikle 1988 yılında doruğuna ulaşmıştır. 

Enfal Operasyonu kara harekatları, havadan bombalamalar, yerleşkelerin sistematik bir şekilde yıkılması, toplu zorunlu göçler, idam mangaları ve kimyasal silah kullanımı içermiştir ki operasyonun baş ismi el-Mecid buradan hareketle daha sonra "Kimyasal Ali" olarak anılmaya başlanmıştır. Operasyon ayrıca Süryanileri ve Irak Türkmenlerini de hedef almıştır.

Bağımsız kaynaklar ölü sayısı üzerine 100.000 ile 150.000 üzeri gibi tahminlerde bulunurken, 100.000 kadar kadının dul kaldığı ve daha büyük sayıda çocuğun yetim kaldığı tahmin edilmiştir. Uluslararası Af Örgütü ise sadece 1988 yılında "ortadan kaybolmuş" 17.000'den fazla kişinin ismini toplamıştır. Operasyon doğası ve içerdiği çeşitli özellikler gereği birçok soykırımsal diye nitelendirilirken, Human Rights Watch (Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü)'a göre bu nitelemenin sebeplerinden birisi de eli silah tutabilecek yaştaki erkeklerin operasyon boyunca ana hedef teşkil etmesidir.

ENFAL VE HALEPÇE’NİN AMACI NEYDİ? 

Irak rejimi tarafından Halepçe katliamının gerçekleştirilmesinin nedenlerine ilişkin birçok görüş var. İran Irak savaşı esnasında YNK güçlerinin İran’ın desteğiyle Saddam rejimine karşı isyan ederek Halepçe’yi ele geçirmeleri nedenlerden biri. Bundan dolayı bu alanda yaşayan Kürtler Irak tarafından tehdit olarak görülüyordu. Bunun yanında bölgede İslami güçlerin güçlü olması gibi bir gerçek de söz konusuydu. El Hareket’ül İslamiyye fi-Kürdistani’l-Irak olarak bilinen ve Baas rejimi için tehdit teşkil eden örgütün de temel üs alanlarından biri olması Halepçe’nin hedefe konulmasında bir neden olarak değerlendirilmişti. Bunun yanında sınır üzerindeki stratejik öneminden kaynaklı olarak Halepçe, İran Irak savaşının kaderini belirleyecek alanlardan biri olarak görülüyordu.

Halepçe katliamına ilişkin gösterilen bu nedenlerden daha fazla bu katliamı, yüz yıllardır bölge ülkelerinin egemenliklerine karşı bir tehdit olarak görülen Kürtlerin kontrol altında tutulması çabası olarak adlandıran düşünceler daha ağırlıkta. Nitekim kendi iradesiyle özgür bir toplumsal düzen kurma arayışında olan ve her fırsatı değerlendirmek isteyen Kürtlerin bastırılmasında katliam, bölge devletleri tarafından kullanılan temel bir yöntem olmuştur çoğu kez. 

Saddam’a bağlı kuvvetler tarafından 1986-1988 yılları arasında Germiyan bölgesinde YNK direnişi gerekçesiyle Kürtlere yönelik El-Enfal adı altında gerçekleştirilen yoğun saldırılar da bunlardan bir tanesiydi. Enfal, aslında Halepçe’nin habercisiydi. Enfal hareketi ve Halepçe katliamının temel amacı ve ülküsü bölgedeki Kürtleri sindirmekti. 

Enfal Katliamı İsveç ve Norveç’in ardından Britanya’da İşçi Partili Nedim Zahavi’nin 28 bin imzalı dilekçesini Avam Kamarasında gündeme aldırıp görüşülmesi sonucu resmi olarak ”Kürt Soykırımı” olarak kabul edilerek resmileşti. 

Ancak Enfal katliamının kırılma noktası olan Halepçe Katliamı nedense batı dünyası tarafından görülmedi, görülmek istenmedi. 

Umarım bundan sonra Enfal benzeri trajediler ders olur ve bir daha yaşanmaz. Ölüm olmasın ki soykırımı anma günü olmasın.

Soykırımları anma günleriyle ilgili kararlar semboliktir. Soykırımları önleyen kalıcı kararlar gerçek eylemlerdir. Duyarlılığı geliştirecek ve kararların altını besleyecek eylemlerin gerçekleşmesidir.

Yoksunluklarımız, acılarımız,  insani temel gereksinimlerimiz öldürmek için neden olamaz. Savaşmak için değil barış içinde yaşamayı becerebilmiş olsaydık insanlık trajedileri yaşanmayacaktı.

salihyazar@gmail.com