salihyazar @ ybhaber.com

MİRAÇ KANDİLİ:

Miraç olayının gerçekleştiği Receb ayının yirmi yedinci gecesidir. Tasavvuf kültürünün ağırlıkta olduğu Osmanlı gibi ülkelerde kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Miraç kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Miraç olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.
 

Sünnet ve Bidatler kitabının yazarı Şukayri recep ayındaki bidatler bölümünde şunları söyler: ‘Miraç kıssasını okuyup recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bidattir. Recep, Şaban ve Ramazan aylarında okunan -gayrı sabit- dualar bidat ve uydurmadır, şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. İsra, Miraç ve mezkur ayın ihyasına dair hiç bir delil kaim olmamıştır." (Şukayri, Es-Sunenu ve 'l-Mubtede 'at s, 143)
 

Şeyhu'l-İslam İbn Teymiyye'de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle der: ‘Muteber âlimlerin belirttiği gibi; İslam âlimlerin ittifakıyla bu, (namaz) meşru değildir. Bu ancak cahil ve bidatçe kimseden sudur eder."( Şukayri , Es-Sunenu ve 'l-Mubtede 'at s, 143 )
Bu gecede de mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bidat diğer bir bidat eklenmiş katmerlenmiştir. 

KADİR GECESİ

Kur’an-ı Kerim’in doksan yedinci suresi olan bu surede Allah-u Teâla, Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğunu bildirmiştir. Âlimlerin ağırlık görüşü Ramazan ayının yirmi yedinci gecesini tahmin etmelerine rağmen kesin bir delil yoktur. Kadir gecesi ile ilgili hadislere bakıldığında Peygamberimizin Müminlere tavsiyesi, Kadir gecesini Ramazanın son on gününün tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur. Buna göre Kadir gecesi Ramazanın 21, 23, 25, 27 ve 29. gecelerinden herhangi biri olabilir. Yani Kadir gecesi, zamanımızda Müslümanlarca ihya edilmeye çalışıldığı gibi herkesçe bilinen bir gece olmayıp, aksine gizlenmiştir. Resulullah, Kadir gecesinin Ramazanın kaçıncı gecesi olduğunu kati olarak bildirmemiştir.
Kadir gecesinin ihyası ile ilgili olarak Peygamber ’den bir dua haricinde herhangi ibadet tavsiye edilmemiştir.
Bir gün Aişe validemiz, Peygamberimiz 'e: ‘Ey Allah’ın elçisi! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu anlarsam o gece nasıl dua edeyim?’ diye sormuş, Peygamberimiz ona: ‘Şu duayı oku’ buyurmuştur: 
‘Allahumme inneke afuvvün tuhıbbu'l-afve fa'fu annî .’ (Allah’ım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.) ( Tirmizi, Daavât, 84.) 

REGAİB KANDİLİ

Kur’an-ı Kerim’de recep ayı hakkında "...bunlardan dördü hürmetli aylardandır... “( Tevbe: 9/36)
Bu aylar: Recep, zilkade, zilhicce ve muharrem aylarıdır. Recep ayının faziletine dair herhangi özel bir hadis rivayet edilmemiştir. Recep ayı haram (içinde savaş açılması yasak) aylardan biridir. Bu ayla ilgili olarak Peygamberimizin: 
‘Ya Rabbi, Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle ve bizi Ramazan'a erdir.’ diye buyurduğu rivayet edilmiştir. (Bu hadisi İbn Hacer El-Askalanî, Tebyin El-Aceb Bima vera fi Fazli Receb adlı eserinde anlatmaktadır: s. 11, 12. Orada hadisin Bezzar tarafından Müsned'inde, El-Taberâni ve Beyhaki tarafından faziletli vakitler bölümlerinde ve Ebu Yusuf el-Kadî'nin Kitab El-Sıyamında, kaydettiklerini söylemektedir. İbn Hacer-El-Askalanide bu hadisin senedinin sağlam olmadığını söylemektedir. Heysemi, Keşi el-Üstaz An Zevaid'il Bezzar, Tahkik: Habib El-Rahman El-Atemi, c. 1, s. 457, H. No: 961.)
 

Bunun dışında Recep ayının fazileti ile ilgili olarak Peygamberimizden bize hiç bir sağlam hadis gelmiş değildir. Başka bir deyimle, bu konuda var olduğu ileri sürülen hadislerin tümü asılsız ve yalandır. 

‘Recep Allah'ın ayıdır. Şaban benim ayımdır. Ramazan da tüm ümmetin ayıdır.’ şeklinde rivayet edilen hadis ise münkir (yadırganan) bir hadistir. Aynı zamanda da zayıflığı kesin bir hadistir. Hatta âlimlerden birçokları bu hadisin mevzu (uydurma) bir hadis olduğunu söylemişlerdir. Gerek ilmi yönden gerekse dini yönden rivayet edilen bu hadisin herhangi bir kıymeti yoktur.
Aynı zamanda recep ayının fazileti hakkında; "’Kim bu ayda şu kadar namaz kılarsa onun için şu kadar ecir vardır. Kim de şu kadar istiğfarda bulunursa Allah katında onun için şu kadar ecir vardır.’ gibisinden rivayet edilen diğer hadislere gelince bunların hepsi olduğundan fazla abartma hadislerdir. Hepsi de yalan ve uydurma hadislerdir. Bu hadislerin mevzu olduğunun alametleri olduğundan fazla mübalağaların yapılmasındadır. 

Âlimler şöyle der: ‘Küçük bir işe karşılık büyük sevaplar vaat edildi mi, ya da küçük bir günaha karşılık büyük azap verileceği tehdidi yapıldı mı bu durum, böyle hadislerin uydurma olduğunu gösterir.’
 

Âlimlerin bu hadisleri açıklamaları ve insanları bunlardan sakındırmaları gerekir. ‘Yalan gördüğü bir hadisi rivayet eden bir kimse de yalancılardan biri olur.’( Müslim.) 

Bazen insan rivayet ettiği hadisin mevzu olduğunu bilmez. Aslında bilmek gerekir. Hadislerin kaynaklarını tanımak gerekir. Güvenilir birçok hadis kitapları var. Özellikle de zayıf ve mevzu hadisleri bildiren kitaplar.

Bunlardan bazıları şunlardır:Sahayi’nin ‘El-Makasit El-Hasene’ kitabı, İbn Diyb’in ‘Temyiz-i'l-tayyib min-el'habisi limâ yedru alâ elsineti'l-n 'Nâsi min'l-Hadisi’ kitabı ve Aculi’nin ‘Keşfu'l Hâfâ ve'l ilbâsi fimâ iştehere min-el'ehâdisi alâ el'sinet-i'n-Nâsi’ kitabı gibi.. 
 

Daha birçok hadis kitapları mevcuttur. Bunları hatiplerimize bildirmek gerekir. Hem de iyiden iyiye tanıtmak lazım. Ki bir daha kaynaksız tek bir hadis dahi rivayet etmesinler. 

Recep Ayında Oruç Tutmak ve Regaip Kandili Dolayısıyla Oruç Tutmak: 

Peygamber 'den ramazanın dışındaki diğer ayları oruçlu geçirdiğine dair herhangi bir şey rivayet edilmemiştir. En çok oruç tuttuğu ay şaban ayıdır. Bu ayı da tamamen oruçlu olarak geçirmemiştir. İşte asıl sünnet olan budur. Allah Resulu bazı aylarda tutar bazı aylarda ise tutmazdı. ‘Bazen oruç tutardı biz derdik herhalde daha orucunu açmayacak bazı zamanlar da tutmazdı biz derdik herhalde daha oruç tutmayacak.’ ( Buharı, Müslim ve Ebu Davut.) 
 

Türkiye gibi halkının çoğunun geleneksel dini yaşandığı ülkelerde toplumun bir kısmı recep ayını hatta şaban ayının da tümünü oruçlu olarak geçiriyor. Böyle bir şey Peygamber döneminde yaşanmadı.

Yukarıda anlatılanlardan ne anlamalıyız? Muhtelif yazılarımda, ‘din duygusu insanın moral dünyasının kara deliği’ demiştim. Doğru yöntem ve eğitimle insanın din duygusu ihtiyacı karşılanmalıdır.

Bunu yapan, en üstte insanların kendi aralarında özgürce yerine getirmeye çalıştıkları dini ihtiyaçlarını mutlaka gözetleyen, kollayan ve koordinasyonu sağlayan müşfik bir otorite olmalıdır.

Meydanı, tozu dumana katan istismarcılara bırakmamak lazım. Görüyorsunuz, gelinen noktada kafaları karışık, her şeyden biraz aslında hiçbir şey olamamış bit toplum örgüsü ortaya çıktı. Bunda toplumun manevi değerlerini yozlaştıran, kullananların sorumluluğu çok büyüktür.

Din adına yapılan her şeyi, kendi tabii sınırları içinde ele almak, ne artırarak ne eksilterek, Kur’an ve onun tebliğcisi Hz. Peygamber tarafından nasıl tebliğ edilip öğretilmişse, o kadarıyla almak gereklidir. Sahabe bu dini nasıl anlamış, neler yapmış bizler nasıl anlıyor neler yapıyoruz ile mukayese etmeliyiz. Aksi halde kendi ellerimizle dine müdahalede bulunmuş, işimize geldiği veya hoşumuza gittiği gibi dinde bazı ilave veya eksiltmelerde bulunmuş oluruz.

Derdimiz, temiz sevgimizi istismar edenlere dur demektir.

Derdimiz, temiz sevgimizi hak edenlerin bir şeyler yapmasını sağlamaktır.

Derdimiz kimseyle kavga etmek değildir.
 

Kaynaklar: 1-Türkiye Diyanet Vakfı İslam ansiklopedisi. Kandil Maddesi C: 24. S: 299-301)

salihyazar@gmail.com

salihyazar@ybhaber.com