salihyazar @ ybhaber.com

“Ben senin yalanlarınla ve hilelerinle baş edemedim, bu bana dert oldu. Ben de senin önünde diz çökmedim, bu da sana dert olsun. “ Pir Seyid RIZA

“Öyle ilginç bir yerde yaşıyoruz ki….

Söz bitiyor.Söyleyecek,söylenebilecek söz bırakmıyorlar..

Bir şey düşünüyorsun, daha paylaşmadan düşündüğün şeyler başkaları tarafından bambaşka şeylere dönüştürülüyor.

Bir şeyler yazıyor ve karalıyorsun. Yazdıklarının mürekkebi kurumadan sarf ettiğin sözler, savundukların, iddia ettiklerin seninle çelişmeye başlıyor. Kurşun olup seni vuruyor.

Her şey bir anda tuzla buz oluyor. O güne kadar bir arada göremediklerin, bir arada olması imkânsız olan şeyler, insanlar birdenbire masalsı duygu ve reflekslerle sarmaş dolaş oluveriyor.

Dönüşüme eyvallah..İleriye oldukça amenna.Yaşadıklarımız dönüşüm değil,dönekliğin erdemleşmesidir.Dönekliğin hızına yetişilecek gibi değil.

Son günlerde yaşadıklarımız geçmişten en ufak ders almadığımızı göstermektedir.

Ülkeyi idare edenler her zaman toplumun hassasiyetlerini iyi bilirler. Gerektiğinde bunları gıdıklayarak amaçlarına uygun kullanır.

Elan muktedir olanlar şimdi daha profesyonelce yapıyor. İktidarda kaldıkları sürece artırarak yapmaya devam edecektir.

Toplumun farklı bam telleri onları kıl kadar ilgilendirmiyor. Varsa yoksa mevcut durumun sürdürülmesidir.

Birebir veya üç beş kişi bir arada oturup geçmişi konuşurken tecrübelerimizden ders almakla övünürüz. Ama şimdi içine düştüğümüz durum hiçte öyle görünmüyor.

Zaten zayıf olan organik bağların içine salınan ‘nifakların’ oyununa gelmek geçmişten ders almadığımızı, stratejik yaşamadığımızı gösteriyor.

Feraset, basiret ve akıl sahibi bildiğimiz; hiç ummadığımız kişiler ve kesimlerin ağızlarından dökülen sözler, ortaya koyduğu tavır ve tepkiler tam bir hüsrandır.

Okumuş, cahil, şehirli, köylü, inançlı, inançsız, fakir zengin; nifak sonucu ortaya çıkan durumlarda söz konusu ortak bidat tabular, değerler (!) oldu mu, aralarındaki birçok anlaşmazlığı bir kenara bırakıp düşmanlıkta, yağma, talan, tedhiş ve terörize etmekte yekvücut olmaktadır.

Ortadaki ateşe benzin dökerek alevlendirmeye pek hevesli davranmaktadır.

Bana göre tüm bunlar, toplumun sahip olduğu kültürel, ahlaki, dinsel ve medeni değerlerle ilgili boşluklardan kaynaklanmaktadır. Temelsiz, felsefesiz toplumlarda toplumlar insan yığınlarına dönüşüyor. Kafaları aşure kazanı gibidir. Biraz ondan, biraz bundan günlük yaşayan ve günü kurtaran insanların yol açtığı sadece trajedidir.

Açıkçası bundan sonra yazıp çizmeyle ilgili derin ve onulmaz tereddütlerim var.

Sorun artık bende,bizde,hepimizde.Samimiyetle söylüyorum  hep ileriye artarak ve artırarak evirilmeye ve topluma bir şeyle katmaya çalışan insanların dönemi bitti gibi..İdealizm nakavt oldu.

Sorun, bir türlü katkı sunamadığımız, bütün zorlama ve ısrara rağmen katkıya yanaşmayan, yaşadığımız toplumun insan yığınlarına dönüşmesidir.

Tüm yaşanan olumsuzlukları ortadan kaldırmak varken,kızdıklarımızın,nefret ettiklerimizin sırf iktidarlarını uzatmak için oynadığı oyunun bir parçası olmak ne kadar acı..

Bundan sonrası iyi insanları aşar. İyi insanlar giderek azalıyor. Gücü ve yaptırımı yok artık.

Bundan sonrası insanların içine düşürüldüğü ruh sağlığının tımarıyla ilgilidir. Umut taşımak için köklü bir müdahale, teşhis ve tedavi süreci başlatılmalıdır.

Zor zamanlardan geçiyoruz. Kendimle ilgili korkularda artıyor. Kendime söz geçirmekten başka yapabildiğim bir şey kalmadı.

Uzun bir süre için kendimi koruma, kollama ve karantina altına almayı düşünüyorum.

En azından normalleşme işaretleri gelmeye ve yeniden toplumsallaşamaya/sosyalleşmeye başlayacağımız güne kadar..

salihyazar@ybhaber.com