deniz-ozd36 @ hotmail.com

Konuma başlamadan önce minnettarlığımı dile getirmek için, bana yazı yazma fırsatı veren  Yeniceoba yöremizin ybhaber.com haber sitesinin  kurucusu  olan Sami Acı kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunup ve  yazılarımı  okuyan Yeniceobalı, Kuşça, Kelhasan, Bulduk , Kütükuşağı ve diğer ismini sayamadığım civar köylerinde oturan, genelde ise tüm  kardeşlerime sonsuz teşekkürlerimi sunar, Allah  onlardan razı olsun diyorum. Yazılarımda kimseyi horlamadan, incitmeden, tamamen fikri bir bakış acısı ile yazmaya gayret edip  ve  Müslüman olmamız hasebiyle konularımın  bakışını ve çözümünü İslam akidesinden olmasına dikkat edip, doğru şekilde anlaşılmasına çalışıyorum. 

Bir zamanlar, üniversite kampüsünün duvarında şu nükteli yazıya rastlamıştık: "Dinden özür diliyorum, kitlelerin afyonu futbolmuş!", imza: Marks. (Mustafa Bahadır)

Karl Marks bu zamandaki futbol fanatizmini görseydi; yanlış akıl üzerine tarif ettiği dinler afyondur tezinin yerine dinlerden özür dileyip daha büyük bir uyuşturucu vazifesi gören şu anki futbol tutkusunun en büyük afyon olarak görecekti,  bizde burada duvar yazısı üzerinden  tezine atıfta bulunup Karl Marksa gönderme yapmış olacaktık.

Sabahları futbol haberiyle uyanıp ilk işimiz spor haberlerine bakıp o günün ve hayat hakkında ki nasibimizi alıyoruz. Takımımızın yenmesi, yenilmesi bizdeki güne üzüntülü veya sevinçli başlamamıza sebep olmaktadır, futbol üzüntü ve sevinçlerin ölçüsü olmuştur maalesef. Yeryüzüne birer Halife olarak gönderildiğimizi unutup yeşil sahada ki yuvarlak, daire şeklindeki bir plastiğin kare biçiminde olan demirin içinden  geçmesi bize neşe olmaktadır. Hesaba çekileceğimiz asıl şeyden çok futbolcuların boyunu-posu, ayakkabı numarası, önceden hangi takımda oynadığı, kaç gol atmış hepsini biliyoruz. Bir sürü gereksiz  bilgi kirliliği yapıp ondan sonraki gelecek futbolcunun hayatını ezbere yapmak için hafızamızda yer ayırmaya başlıyoruz.

Hiç bir zaman hayatımızda kullanmayacağımız fanatizm dünyada dönen her şeye kulak tıkayıp akşam oynayacak saat: 20:00`deki futbol maçına  hazırlık yapıyoruz hür dikkat, ondan sonra bir sürü gereksiz tartışma o, ona çelme taktı diyerek günü bitiriyoruz. Maalesef  maç akşamı için büyük keyifle hazırlanan cipsiler, kolalar,  eğlenceler, coşkular mazlumların  çığlıklarını duyulmasına engel olmaktadır, kısacası tribünlerin  coşkusu mazlumların feryatlarına duymaya engel oluyor.

Tribünleri  doldurdukları gibi camileri doldursalar diyemiyorum çünkü cami önderleri  gol  çığlıklar ile sevinip daha çok fanatik olmuş durumundalar. Camilerin ilk işleri gençleri toplamak adına lig TV yerleştirip, insanları düşünce ve fikir etrafından değil de TV ekranların önünde toplama üsluplarını geliştirdiler. Önderlerin anlattığı şey futbol düşüncesinden uzaklaştırmaya yetmedi, etkili olamadı veya ortamın  gerçek anlamda rahatsızlığını idrak edilmesine vesile olunamadı.

 Şuanki futbol sektörü sporla alakası olmayıp, sömürü aracı olup en çok paraların döndüğü bir sektör olmuştur. Futbolcuları çocuklarımıza idol olarak tanıtıp hayatlarını, giysilerini, saç modellerini, ipi-sapı belli olmayan futbolcuları kendilerine örnek alınmasına sebep olduk. Gelecek boyunca çocuklarımızın zihnini işgal etmesi için yer ayırmış olduk. Bir Hz. Ömer (ra) hayatını anlatmak zor geldi. Bizlere rahmet peygamberi olarak gönderilen  Hz. Muhammed (s.a.v)`in hayatından çok futbolcuları tanıdılar. Futbolcuların futbol hayatından sonra  hala kariyerlerine devam ettirip, hala pastalardan payı almaya devem etmekteler. İleriki zamanda özel hayatlarında uyuşturucu bataklığına saplanıp ya intihar veya bir köşede terkedilmiş olarak bulunmaktalar. Çocuklarımıza gerçek İslam düşüncesini veremiyoruz veriyor sakta  futbol gölgesinde kalıyor!

Hep söylemişimdir ülkemizde eğer futbolun gelişmesini çok istiyorsanız bilin ki o ülkeye futbol ninni gibi gelip, uyutulacaktır. Futbol  öyle bir hal almış ki artık siyasi alanda fikir üretemeyip Rusya, Amerika üstünlüğüne karşı, işgalleri normalleşip, takım olarak yendiğimiz zaman tatmin olup, üstünlüğü bu şekilde elde edildiğini vehmine kapılıyoruz. Bizi  bu kadar düşürdüler.

Portekizli diktatör Salazar'a ülkeyi 41 yıl tek başına nasıl yönettiğini sormuşlar Portekiz diktatörü Salazar’a hafif gülümseyerek; ben bu halkı 150 binlik beşiklerde uyuttum” der, “saltanatının devamını istiyorsan sen de stat yap 3F (fado, fiesta, futbol) kuralını uygula!”

Kast edilen 3 F; Fado, Fiesta ve Futbol ‘dur. Yani ucuz müzik, eğlence ve futbol.
Portekiz Kralı Salazar’ın da “Futbol olmasa ülkeyi bu kadar rahat yönetemezdim” söylediğine dair   tarih kitaplarında yer almıştır. 

Bizlerde futbol tutkunu isek, değişimi ancak rüyalarda görürüz!

 Bir sürü haramların döndüğü futbol sektörün hala gelişmesini istiyoruz. Futbol sağlıklı bir yaşam olmasından çok, garibanı ezen, uyuşturan, zengine hizmet eden bir kurumdur. Öte yanda kardeş kardeşi bıçaklayıp ölümlerle sonuçlanan akılları baştan alan bir düşmanlığa çevirmektedir insanları. Futbol milli takımın maçları alması, o gün tüm ülkede kutlanıp gerçek zaferin anlaşılmasına engel olmaktadır. İnsanlara milliyetçilik fikrini aşılayıp kardeş ülkeler arasında  oynan futbol müsabakası nedeniyle bir takım ayrımcılığa sebep olmaktadır. Bur da tam fanatiklik az futbol tutkunları arasında ayırım yapmadan futbolu (spor) düşüncesinin üzerinde oturtulup sağlıklı hayat yaşama minvalinde yaşanması  gerekmektedir tabiri caiz ise bir din olarak yaşamak değil. Yaşadığımız ülke tüm cihana hakkı, zaferleri, asıl mutluluğu Allah’ın adaletini taşıması gerekir, bir futbol takımın ilk on birini değil.

Kulüp yöneticilerin parayı hangi yolda kazandıklarını ve hangi ihalelerde nasıl aldıkları. Devletin milletten zorla aldığı vergileri  bu kulüplere nasıl peşkeş çektikleri gün gibi ortadadır. Hiç  bir geçim sıkıntısı çekmeyen kulüplerin ayakta durması, kulüp başkanların halkın paralarını  zimmetlerine geçirmesi veya tonlarca borç altında bırakmasına hiç bir kurum hesap sormamaktadır.

Allah (c.c)  boyası ile boyanması gereken  insanlar maalesef takımların renklerine boyanıp Allah’ın  yolunu unutup, sarı-Kırmızı, sarı-lacivert, siyah-beyaza  boyandılar.

Futbol evrensel çapta oynatıldığı için insanlar üzerinde büyük bir etki yaratmış, dünya görüşü hakkında futbol sevgisiyle ikisi bir kalbe  dar gelmektedir. İllaki İkisinden birisi dışarıda kalmaktadır, dünya fikir önderleri, aydın insanlar kitlesini aydınlatmak  için araştırmaların yanında  fanatik birisi de olsaydı şuan ondan  bahsetmiş olmazdık. Deneylerine, görüşlerine, ilminden faydalanamazdık, isimleri bile duyulmuş olmazdı.  Müslüman olmamız hasebiyle dünyaya bakışımız farklı olması gerekir. Yazımın genel anlamda anlatmak istediğim budur