mervekart @ ybhaber.com

 

1993 her ne kadar doğum tarihim olsa da, o tarihte Sivas  Madımak Oteli'nde  yanan 37 insan bedeninin , sönen hayatların,  hatta daha da kötüsü böyle bir katliama kalkışan büyük bir kalabalığın vicdan muhasebesi yapamayacak kadar kin ve nefrete bürünmüşlüğü ve de insanların diri diri yanmasına göz yuman bir güruhun Türkiye tarihine bir leke olarak geçmiş olması bende derin üzücü hisseler bırakıyor.  Türkiye tarihinin dönüm noktalarından, diğer bir değişle kırılma noktalarından biri olan Sivas Madımak Oteli olayından bahsederken 'katliam' kelimesini kullanıyoruz. O kadar ağır bir kelime ki, bu kelimenin karşılığı tarihte unutulmayacak bir leke olarak kalması ...

Tarih  1993, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal bir süikast girişiminden sonra hayatını kabediyor ve  ölüm nedeni medyada  kalp krizi olarak belirtiliyor.  Ülkeye ağır bir havanın hakim olduğu bu dönem de, Turgut Özal yerine Süleyman Demirel gelirken başbakanlık koltuğuna da Tansu Çiller yerleşiyor. Ülkenin geneline hakim olan kara bulutlar Sivas'ta ki belli bir topluluğu fazlasıyla etkilemiş olmalı ki 2 Temmuz 1993 Cuma günü, Sivas' a Pir Sultan Abdal etkinlikleri için giden Aziz Nesin'i linç kampanyası başlatılıyor. Aziz Nesin için ' Sivas Aziz'e mezar olacak!' sloganlarının atılmasıyla toplanan kalabalığın giderek artması ve giderek öfkelenmesinin nedeni ise Aziz Nesin'in  'Şeytan Ayetleri' kitabını yayınlamış olması. Aziz Nesin'in  özgür düşünce idealizmi uğruna, ateist olduğunu her yerde çekinmeden beyan etmesi , belli bir grubun dini hassasiyetine dokununca  ve de   bu hassasiyetler siyasi güçler tarafından yönlendirilince istenmedik sonuçlar ortaya çıkıyor. Radikal İslamcı olarak adlandırılan grup 'Kahrolsun laiklik.Şeriat isteriz.' sloganlarıyla  önce Valiliğin önüne gidiyor, ordan Sivas Kültür Merkezine doğru yürüyüşe geçiyor ve grup kısa bir süre sonra olaysız bir şekilde  kolluk güçleri tarafından dağıtılıyor.  Dağıtıldığı düşünülen kalabalık ne oluyorsa(?) tekrardan bir araya gelip bu sefer Madımak Oteli'ne doğru harekete geçiyor. Başlangıçta 5000 kişiden oluşan   kalabalığın çok kısa bir sürede 15.000'i bulması hala bir soru işareti  .Kalabalık  polisler tarafından  dağıtılamayınca askeri güç devreye giriyor ve alana gelen askerler,  'Asker Bosna'ya' sloganıyla karşılaşıyorlar. Askerler muhtemelen böyle bir tepki karşısında neye uğradıklarını şaşırmışlardır. Askerlerin de dağıtamadığı ya da dağıtmadığı kalabalığın,  Aziz Nesin'e olan öfkesi;37 canın ölümüne, 60 kişinin de yaralanmasına neden olan Madımak Otel yangını ile sonuçlanıyor. Yangın sırasında bir şahsın 'Allahım bu senin ateşin. Cehennem ateşi.'  cümleleri ne yazık ki dinin nasıl çarpıtıldığını gözler önüne seriyor. Bana göre bu yanlış,  İslam dinine mensup bir birey için çok ağır bir yanlış.. Çünkü öldüren ve dirilten yalnızca Allahtır (NECM 44); Ve   Allah’ın saygıya layık kıldığı cana haklı bir sebep yokken kıyılmamalıdır (İsra Suresi-33)  ayetlerini idrak edemeyen sözde İslamcılar 37 kişinin ölümüne sebep olarak hangi dini savunduklarını düşünmüşlerdi buyrun tartışın. O gün öfkeli kalabalığın hedefinde her ne kadar Aziz Nesin olmuş olsa da hedefte sapma sonucu 37 masum insan diri diri yanarak can verdi.

Şimdi bu 37 canın hesabını hangi vicdan verecek?

İslamın özüne aykırı bir şekilde yapılan bu saldırı sonucunda o gün o saatte o otelde bulunmaktan başka hiçbir suçu olmayan 37 canın hakkı nasıl ödenecek?

Söyleyin, yapılan bu saldırı İslam dinine uygun mudur ?

Bu tarz olayların körüklenmesine sebep olan insanların, İslam'a ve bu dinin mensupları olarak biz Müslümanlara karşı büyük vebal altında olmaları gereklidir. Çünkü o gün  insanların saf dini duygularını istismar edip, 37 canın acılar içinde yanarak ölmesine sebep oldular. Müslüman camiasını töhmet altında bıraktılar.  Aziz Nesin ve düşünceleri beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Bir Müslüman olarak beni ilgilendiren tek şey Allah kelamıdır. Ki kanaatimce hepimizi ilgilendirmesi gereken tek şey budur.  Allah kelamında,          ' Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Gerçek şu ki, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah'a inanırsa, o, sapasağlam bir kulpa yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir (BAKARA 256)' diyor. Bunu bilenler o gün o kalabalığın içinde o saldırıyı körükleyebilirler miydi? Ya da farklı bir şekilde sorayım Kur'an ı ve buyurduklarını bilen biri böyle bir vahşete destek vererek hangi din için mücadele ediyordu? Eğer ki İslam davası için böyle bir vahşete destek oldularsa Allah kelamını değil de kimin kelamını okuyup bunun doğruluğuna varmışlardır merak ederim. Toplumun hassas noktalarından biri olan dini duyguları istismar ederek olayların bu kadar büyütülmesine sepep olanlar, yıllar sonra bile unutulmayacak hadiselerle Türkiye tarihinde sosyolojik ve psikolojik derin izler bıraktılar. Olaylar geçiyor fakat izleri kolay silinmediği için davası her daim sürüyor.  Bu yüzden de toplumlar birbirinden nefret eden gruplara bölünüyor ve toplumların genelini kin ve nefret büyütüyor. Ayrışmalar çoğaldıkça ne savaşlar bitiyor ne de katliamlar. Bir toplum birleşme yerine gruplar halinde ayrışmayı tercih ediyorsa ölümlerin de kaçınılmaz olması nihai sonuçtur. Sonuç demişken Sivas Davası 2001 de 31 kişinin idamıyla sonuçlandı.

Yani ölümler hep ölüm doğuruyor.

Yaşamın varolması için öldürmekten vazgeçmenin gerektiği çok basit bir denklem.

Her basit şey kolay olmuyor demek ki, burdan bunu anlıyoruz. Umarım bir gün bu basit denklem çözüme kavuşur, insanlar da  'Yaşam'a..

Maalesef bu olay ne dünya tarihinde ne Türkiye tarihinde ne de  İslam tarihinde yaşanan ilk veya son acı olay değil. Niceleri var yazmakla bitiremeyeceğimiz. Bu olay ve buna benzer olaylar hiç yaşanmamış veya başka türlü yaşanmış olsaydı belki de şu an farklı bir ülkede yaşıyor olabilirdik.

  KİMBİLİR...