salihyazar @ ybhaber.com

Mahkemeler geçen yıl (2012) 494.228 dosyayı karara bağlarken,165514 dosya bu yıla(2013) kaldı. Bu sayıya bu yıl ilave olacak dosyalar dâhil değildir. Yapılan son yargı reformları sonucu mahkemelerin karara bağladığı dosya sayısında bir artış olduğu anlatılmaya çalışılıyor. Doğrudur, mahkemelerin dosya karar hızı performansının arttığını göstermektedir. Kemiyet artmıştır. Keyfiyette sorun var. Mahkemeler aldığı kararlar adaleti tayin etmiş midir? Karara bağlanan dosyaların sayı ve hızlarının artması AİHM giden başvuruları azaltmış mıdır, artırmış mıdır? AİHM giden davaların sayısı artmış ve 3/2 aleyhimize sonuçlanmış, yüklü miktarda para cezalarına çarptırılmışız.

Son yapılan değişikliklerle iç hukuk yolları tüketildikten sonra bireysel olarak AYM başvuru hakkı verildi.12.09.2010 tarihinde Anayasanın 148. maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının önü açıldı. Yapılmak istenen, AİHM  başvurularının önüne geçmektir. Böylelikle ülkenin imaj ve prestijini korumak amaçlanmaktadır.

Göz ardı edilen temel sorun şu: İç hukuk yolları tüketildikten sonra AYM gelecek dosyalardan sağlıklı kararlar çıkabileceği biraz şüpheli. 

Hukuki yamalarla yapılan reformlarla adil kararlar alamayan mahkemelerin hali ortadayken, bütün gücünü 1982 anayasasından alan AYM nasıl adil kararlar verebilecektir?Bir konuda bile çok  farklı kararlar verebilen onulmaz  yargı sistemimiz var.

Yaşanmış çarpıcı bir örnek: “Yargıtay, davacı, davalı, dava konusunun 'aynı' olduğu 3 dosyayla ilgili 'üç farklı' kararıyla şaşırttı... Gaziantep'te apartmanı bulunan Kahraman Kayışoğlu'na TEDAŞ tarafından 16 Eylül 2011'de gönderilen yazıda, 'yapı ve elektrik projesine aykırı olduğu' gerekçesiyle binadaki 55 elektrik aboneliğinin iptal edildiği ve elektriklerin kesileceği belirtiliyordu. Bunun üzerine Kayışoğlu, Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde iptal işleminin haksız olduğu iddiasıyla dava açtı. Binada yapılan tadilat projesinin zamanında kuruma bildirmediğini belirten TEDAŞ ise, bu durumun davacının kusuru olduğunu belirterek davanın reddini talep etti. Dava sırasında iki taraf, eksik belgelerin tamamlanması halinde aboneliğin devam etmesi konusunda anlaştı. Ancak TEDAŞ'ın avukatı vekâlet ücreti talep etti. Mahkeme, davanın açılmasına kurumun sebebiyet verdiğine karar vererek talebi reddetti. 

TEDAŞ ise, kararı temyiz etti. Yargıtay, Kayışoğlu'na ait her elektrik aboneliğine ilişkin ayrı ayrı görülen davada 55 abonelikten 3'üyle ilgili karar verdi. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, ilk dosyada mahkemenin eksik araştırma ve sadece taraf beyanına dayanarak karar verdiğini belirterek mahkemenin kararını bozdu. Aynı daire, ikinci dosyada mahkemenin hükmüne 'vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi' cümlesinin eklenmesi şartıyla kararı onadı. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi ise, 3. dosyada davalı lehine vekâlet ücreti verilmemesi yönündeki kararda bir isabetsizlik bulunmadığını belirterek kararı onadı. Yargıtay'ın farklı kararları hem davacıyı, hem davalıyı şaşırttı. Kayışoğlu'nun avukatı Mehmet Alp, "Yargıtay'ın aynı dairesi bile aynı konuda iki farklı karar vermiş" dedi. “(17.01.2013 Sabah Gazetesi)

T24 (25.01.2013) kanalında Başbakan yargının başka bir durumuyla bir durum tespiti yapmış arkasından bir eleştiride bulunmuştu. 

Çeşitli davalardan uzun zamandır tutuklu bulunan muvazzaf ve emekli askerlerin uzun süren tutukluluk ve yargılama durumlarının toplumda ve orduda moral motivasyonu bozduğunu ifade etmişti. Bunu vicdan ve akıl  ipoteği olmayan herkes söylüyor. Başbakan vicdan ve aklımıza tercüman olmuştur. Bunları söylemesi yürütmenin başı olarak onu sorumluluktan kurtarmaz. Oturup ağlayacağına çözsün. Biz vekillerimizi ağlasın diye değil, başta yargı olmak üzere kangren olmuş tüm meseleleri çözsünler diye yetki verdik. Ağlayacak  varsa, biziz.

Dünün mağdur, günümüzün mağrur yandaş medyası başbakanın ağzına bakarak manşetler atıyor. Toplumun beklentilerine tercüman olup hükümete ve iktidarın yol temizliğine katkıda bulunsaydı bu meseleler daha çabuk giderilirdi.

Keşke daha önce bunları mağrur medya  söylemiş olsaydı. Böyle bir dertleri yok. En iyi bildikleri, yargısız infazlarla, dünyaları dışındaki fikir ve fikir adamlarını linç etmekle uğraşmak.

 

salihyazar@gmail.com