Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, siyasi iktidarın gücünü ve nüfuzunu bir hesaplaşma aracı olarak kullandığını belirterek, bunun son örneğinin Ankara’da bazı polislere yönelik ‘taltif’ soruşturması olduğunu belirtti.

Çıtırık, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bazı polislere ‘usulsüz taltif verildiği’ iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, 17 polisin gözaltına alınması ve 3’ü hakkında tutuklama talebiyle Nöbetçi Mahkemeye sevk edilmelerinin kamuoyunda ciddi rahatsızlık uyandırdığını vurguladı.

Yürütülen soruşturmada görevli olmayan, raporlu olan ya da henüz ataması yapılmayan 27 kişiye sahte belgeyle taltif ücreti yazıldığı ve yolsuzluk yapıldığı iddiasının ön plana çıktığını aktaran Çıtırık, ”İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu, anılan konuda adı geçen polis memurları hakkında inceleme yapılması ve soruşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Taltif sistemi incelendiğinde Emniyet Genel Müdürlüğü Taltif Komisyonu’nun toplanarak, kimlerin taltif alacağını, bu hususta illerde ancak valilerin teklifte bulunabildiğini ve taltif kararları yazısının altında bakanın imzasının bulunduğu göz önüne alınmalıdır.” dedi.

Baro Başkanı Çıtırık, yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 17-25 Aralık 2013 tarihlerinde yapılan ’rüşvet’, ’kara para aklama’ ve ’yolsuzluk’ operasyonundan sonra emniyet personeline yönelik gözaltı ve tutuklamaların yaşandığının bir gerçeklik olduğunu vurguladı. Halen emniyet üzerinden bir ’algı operasyonunun devam ettiğini dile getiren Baro Başkanı, siyasi iktidarın özellikle 17-25 Aralık operasyonlarında soruşturmanın ucunun kendilerine de dokunabileceği endişesi taşıdığını belirtti.

Mengücek Gazi Çıtırık, “Başlangıcından itibaren siyasi iktidar gücü ve nüfuzu kullanılmak suretiyle yapmış olduğu müdahalelerle aslında ortaya çıkmış olan suç delilleri yok edilmekte ve siyasi iktidar gündemi yine kendisi belirlemeye çalışmaktadır. Yürütülmekte olan bu tür operasyonlarla birlikte yargıda yaşanan huzursuzluk ve çalışma motivasyonunu ortadan kaldıran bu tür çabalar, bu kez emniyet personeli içerisinde de ayrımcılık yaratılarak ve çeşitli yaftalamalarla iç huzursuzluğu tırmandırmakta olduğu görülmektedir. Siyasi iktidar gücü ve nüfuzu bir hesaplaşma aracı olarak kullanılmamalıdır. Hukuk devletinde üstünlerin hukukunun değil, hukukun egemen olduğu, idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin açıklık, denetlenebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik içerisinde yürütülmesi gerekirken, algı yaratmak, yeni deliller oluşturmak suretiyle gündem değişikliğine gidilmemesi gerekir. Kurumlardaki iç barış ve huzur yeniden tesis edilmelidir.” şeklinde konuştu.

Kaynak: CIHAN