Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İslam dendiğinde bugün IŞİD’i görenlerin bence ortak özelliği cahillikleridir. IŞİD cehaleti, IŞİD’in de bugün geldiği barbarlık, kendi cehaletinin ürünüdür. İslam ve İslam toplumlarının oluşturduğu medeniyet, IŞİD’le anılamaz, IŞİD de İslam ile anılamaz. Bu zihniyet İslam’la anılamaz." diye konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nin yeni akademik yılı açılışında ’Yeni Türkiye Vizyonu ve Üniversiteler’ konulu ilk dersi verdi. İslam dünyasında yetişen alimlerin Avrupa’nın aydınlanmasındaki etkisinden bahseden Davutoğlu, "İslam dünyası, eğer İslam medeniyeti diye medeniyet olgusundan bugün de bahsediyorsak, bunun arka planındaki başarı hızla yayılan askeri başarı değildir. Alim protipi diye yeni bir zihni önder çıkmasıdır. Bağdat’ın Dar’ul Hikme ile altın çağını yaşamasının arkasındaki budur ve içselleştirici bir şekilde bütün bu şeyi harmanlayabilme kudretidir. Bugün İslam dünyasına bakıp da sadece IŞİD’i görenler , 9.10. yüzyıl, Bağdat tarihini bir okusunlar. Hemen hemen her kültürün aktığı Bağdat tarihini... Yine aynı şekilde Engizisyon mahkemeleri ve onun öncesi dogmatik Ortaçağ kültürü sürerken Kurtuba’da ’Averroest’ diye bilindiği için İbn-i Rüşd ve Averroistler vardı Avrupa’da yani İbn-i Rüşdçüler. İbn-i Rüşd’den gelip ders alıp Avrupa’ya bilim ve felsefe aktaranlar. İslam dendiğinde bugün IŞİD’i görenlerin bence ortak özelliği cahillikleridir. IŞİD cehaleti, IŞİD’in de bugün geldiği barbarlık, kendi cehaletinin ürünüdür. İslam ve İslam toplumlarının oluşturduğu medeniyet, IŞİD’le anılamaz, IŞİD de İslam ile anılamaz. Bu zihniyet İslam’la anılamaz." diye konuştu.

İslam tarihindeki alim prototipinin Hoca Ahmet Yesevi döneminde Türk toplumuna nüfuz ettiğini kaydeden Davutoğlu, "İşte Ahi Evran’ı da o yetiştirmiştir, Hacı Bayram-ı Veli’ye de o yetiştirmiştir, Emir Sultanı da o yetiştirmiştir, Akşemseddin’i de o yetiştirmiştir ve onunla birlikte bütün Rumeli neredeyse Osmanlı’yı bir kurtarıcı olarak beklerken, daha önceki feodal beylerin baskısından önce oralara bu Horasan erenleri gitmiştir. O gelenek bizimle tecessüm etti ve aynı gelenek bizde sürdü hiç bir ayrım olmadan." diye konuştu.

Günümüzde küreselleşmeyle birlikte yeni bir zihniyet dokuyan prototip ortaya çıktığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Biz onu oluşturabilirsek, biz onu evrenselleştirebilirsek, biz kadimden aldığımızı yeniden üretip modernite ile güçlendirip küreselleşmenin önünü açacak zengin bir birikimi hayata geçirirsek işte o zaman yeni bir zihniyet ve yeni bir Türkiye’nin temellerini atmış olabiliriz. Aksi takdirde kendi klasik kültürüne geri kalmış kültür olarak bakanlar bir yabancılaşma yaşarlar. Klasik kültürü ve geleneği bilip de moderniteyi anlayamayanlar, anakronik kalırlar, tarihten koparlar, küreselleşmeyi anlayamazlar. Bizim üniversitelerimizde yapmamız gereken, kadimin merkezi olmanın özgüvenini pekiştirmek, moderniteyi derinlemesine yaşamış olan bir toplumun özneleri olarak o geleneği modernitenin bugün getirdiği avantajları ve yüzleşmeleri de karşılaşmak ve küreselleşmenin önünü açmaktır. Yani küreselleşmenin önünü açmaktan kastım, küreselleşmeye de muhteva ve ruh kazandıracak şey bizim gibi toplumlardaki kadim geçmiştir."

Kaynak: CIHAN