Eğitim Sen Antalya Manavgat Temsilciliği, AK Parti iktidarının, milli eğitimdeki uygulamalarına tepki için 1 günlük iş bırakma eylemi yaptı. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan Eğitim Sen’li öğretmenler, siyasi iktidarın, öğretmenler atamalarında yandaşcılık yaptığı gerekçesiyle kınama yaptı. Eğitim Sen Manavgat Şube Başkanı Bülent Irmak, yaptığı basın açıklamasında, öğretmen açığının 140 bin olduğu bir dönemde sadece 40 bin öğretmenin ataması yapılmasının, yıllardır atama bekleyen işsiz öğretmenleri hayal kırıklığına uğrattığını söyledi. Siyasi iktidarın, kendisi gibi düşünmeyen herkesi yok etmeye çalıştığını belirten Irmak, milli eğitimdeki tasfiyelerin de yandaş sendika eliyle yapıldığını kaydetti. Irmak, öğretmen açıklarının her yıl olduğu gibi bu yıl da ücretli öğretmenlerle kapatılacağını, okul öncesinde ikili eğitime geçildiği için eğitimde güvencesiz istihdam uygulamalarının artarak devam ettiğini ifade etti. Irmak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sadece son birkaç ay içinde gündeme getirdiği konuların, siyasal kadrolaşma girişimlerinin, yapılan yasa ve yönetmelik değişiklikleri ile attığı tehlikeli adımların yeni eğitim ve öğretim yılının eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler açısından son derece zorlu ve çetin mücadelelere gebe olduğunu gösterdiğinin altını çizdi. Irmak, bu bağlamda yapılan eylemin, önümüzdeki dönem eğitim alanında yürütecekleri mücadele açısından önemli bir başlangıç olduğunu kaydetti. Irmak, şunları söyledi: "Siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı şunu çok iyi bilmelidir ki eğitim ve bilim emekçileri eğitim üzerinden oynanmak istenen oyunun ve boyunlarına geçirilmek istenen zincirin farkındadır. Eğitim ve bilim emekçileri ne kendilerinin ne de çocuklarımızın, siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerine kurban edilmesine asla izin vermeyecek, siyasi iktidarın eğitimi ve toplumu kendi çıkarları doğrultusunda tek tipleştirme yönündeki girişim ve uygulamalarına bütün gücümüzle karşı duracağız. Toplumun farklı kesimlerinin giderek artan ve acil çözüm bekleyen sorunları sürekli geri plana itilirken, eğitim sistemi üzerinden tüm toplum iktidarın siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda biçimlendirilmek isteniyor. Eğitim alanında bugüne kadar yapılan bütün yasal düzenlemeler, hayata geçirilen fiili uygulamalar sadece eğitim sistemini değil, çocuklarımızın, velilerimizin ve bütün toplumun geleceğini ipotek altına almaktadır." Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimde yıllardır acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakıp, eğitim sistemi üzerinden toplum içinde yeni ayrışmalar ve kutuplaşmalar yaratacak uygulamaları hayata geçirmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Irmak, özellikle eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında, eğitime yönelik doğrudan siyasi müdahalelerin arttığını kaydetti. Siyasi iktidarın, milli eğitimde yaptığı uygulamalarla bir sonraki hedefinin karma eğitimi tamamen ortadan kaldırmak olduğunu iddia eden Irmak, yıllardır toplumda oluşturulan kutuplaşmanın bir benzeri okullarda, hatta sınıflarda meydana getirilmeye çalışıldığına dikkat çekti. AK Parti iktidarının, her alanda olduğu gibi eğitim alanındaki siyasal hedeflerine ulaşmak için halkın dini duygularını istismar etmekten çekinmediğini dile getiren Irmak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ayrımcı ve dayatmacı olmayan, farklı kimliklerin, dillerin ve inançların yok sayılmadığı bir eğitim sistemi gerekliliği açıktır. Buna rağmen laik eğitim konusunda olduğu gibi, ana dilde eğitim konusunda da geleneksel refleksler sürmektedir. Eğitim Sen, laik eğitim ve ana dilde eğitim hakkı mücadelesini sürdürme konusunda kararlıdır. Diğer yandan okullarda siyasi iktidar çizgisinde olmayan tek bir yöneticinin bile görev almaması için düğmeye basılmış ve bütün okullarda tarihin en kapsamlı sendikal-siyasal kadrolaşma ve tasfiye operasyonu gerçekleştirilmiştir. MEB, eğitimde yıllardır farklı kimlik, dil ve kültürleri yok sayan, din ve inanç istismarına dayanan, doğrudan dayatmacı politikalarının okullarda istediği gibi uygulanması için okul müdürlerinin tamamına yakınını kendi siyasal kadroları arasından belirlemiştir. Bugüne kadar kamu emekçilerinin hakları çıkarılan torba yasalarla sürekli tırpanlanmıştır. Angarya çalışma, performans değerlendirme, mülakat ya da sözlü sınav uygulamaları ile iş güvencemiz elimizden alınmak istenmektedir. Eğitimde bir taraftan yoğun bir siyasal kadrolaşma yaşanırken, son çıkan torba yasa ile öğretmenlere sürgün anlamına gelen zorunlu rotasyon uygulaması yasal hale getirilmiştir. Türkiye çapında görev yapan yüz binlerce öğretmen kendi istekleri dışında zorla rotasyona tabi tutulacak, tarihin en büyük ve en kitlesel sürgünü hayata geçirilecektir. Zorunlu rotasyon dayatmasıyla birlikte aday öğretmenlere sözlü sınav getirilmesi iş güvencemizin aday öğretmenlik sürecinden başlayarak adım adım kaldırılmak istendiğini göstermektedir."

Kaynak: CIHAN