Hala bağzı CHP'li yöneticiler bunu hazmetmeye çalışıyor ama bu yönde olumlu tavırlar da epey fazla. Ak Parti'nin yeni bir 'mağduriyet' kazanmaması güzel oldu. Oysa tam da buna göre hazırlanmıştı Bülent Arınç'ın konuşmaları ama olay olmayınca sıradan laga lugalardan öteye geçemedi. Ve ne mutlu bize ki gözyaşı dökemedi.

Muharrem İnce iktidarın sadece bir istismar yaptığını söylerken çok haklıydı ama bu istismar fırsatını da iktidara hediye eden bizzat kendisinin partisine de üye olan Fatma Nur Serter'ler oldu. Ayrıca Atatürk'ü istismar konusu da var. Sebahat Tuncel'in konuşması anlayana oldukça faydalıydı. Düne dair en şaşırtıcı şeyse MHP'li Ruhsar Demirel'di şüphesiz. MHP'deki ender kadınlardan genel başkanının aksine çok etkileyici konuştu. Kadınların artık bir siyaset malzemesi olarak kullanılmamasını istedi. Dahası kadınların giyiminden çok giyinemeyen çocuklarımıza dikkat çekti. MHP ve MHP'ye bakış açısından ezberleri bozdu. Artık MHP'nin faşist öbeğinin ötesinde tek tük de olsa önemli değerler olan bir parti olduğunu düşünüyorum. Zaten hemen hemen Türkiye'deki bütün partiler faşist tabanlar üzerine kurulur ya da sandığın altına gömülür. Çünkü faşizm her zaman kazanır.

Ve sahneye o güzel kadın çıktı. Kendisi protez bacağı yüzünden pantolon giyince edilen muameleyi, bacağını alay konusu sanan zavallıları hatırlattı. Sahi o güzel kadının ne suçu vardı. Baş açık olunca kirli olunmadığının en güzel kanıtıydı dün. Sunucuların dillerini kilitleyen güzel kadın acı konuştu. Yaklaşık 1 ay önce bir makalede 'Kıtaları birleştirirken, kendi aramızdaki derin uçurumlar için henüz köprümüz yok' yazmıştı İngilizcem pek iyi değil ama galiba bu köprülerin olmayışından Furkan ve Peygamber'in kölesi Bilal İslamcıların kullandığı isimler yazdı. Burada bütün suçu Şafak Pavey'e yükleyemem. Dindarlarla dinciler arasındaki farkı anlatmak yine dindarlara düşer.

Sonra Arınç çıktı sahneye sükûnete biraz üzülmüştü. Zaten Ak Parti grubunun önceki konuşması da bunun üzerine kurulmuş çatışmacı bir erkeğe verilmişti. Son dakikada avuçlarını yalayarak Belma Satir'e uzattılar metni. Arınç sözde Pavey'e cevap verecekti ama Bülent Arınç Şafak Pavey'in konu edildiği kitaba önsöz bile yazamaz sadece sayfalarına gözyaşı döker o kadar. Yine sıkıcı bir konuşmayla geçmişteki eziyetleri anlattı. Başörtülülerin çektiği eziyeti ballandırdı; diğerlerinin çektiklerini bağzı eşitsizlikler olarak geçiştirdi. Zaten Bülent Arınç'ın kafamda canlandırdığı tepkime;

Arınç + istismar   =   Gözyaşı + Lagaluga

Zaten başörtülülerin temsilini isteyip kadınların temsil edilmemesini amaçlayan bir zihniyetten dahası olmaz. 'Eşekten süt beklenmez' derdi büyükler öyle bir şey.

5 dakika önce ders çalışmak için açmıştım bilgisayarı şimdi yazı niye kötü oldu diyorum. Ben bu yazıyı 1 gün çalıştığım komiteye girmeden hemen önce yazıyorum. (Tepkimeden anladınız zaten) tam olmadı ama olsun o kadar. Sonuçta her blogun tıpçı yazanı yok, kıymetimi bilin.