Horlama, üst solunum yollarından geçen havanın, boğaz bölgesi geçişi sırasında yumuşak dokunun titremesiyle oluşan sestir. Horlamanın tanımını açıklayan Elektronörofizyoloji bölümü mezunu Müjde Demir, “Hava yolunun tıkalı olduğu ve rahat nefes alınamadığı, nefes almaya çalışırken boğazda titreme meydana gelmesi horlamaya neden olur.” dedi.
Horlamanın birçok nedeni vardır. Bazı horlama nedenlerinden bahseden Demir, “Birçok horlama çeşidi bulunmakla birlikte en önemlilerinden bahsedecek olursak; yüksek tansiyon, burun ağız ve çene şekli, uvala, aşırı kilo, uyku apnesi, uyku ilacı almak, uyuma şekli gibi nedenleri sıralayabiliriz.” ifadelerini kullandı.
“Horlama Tedavi Edilmezse Ölüme Götürebilir”
Horlamanın en çok üzerinde durulması gereken ve en tehlikeli olduğu durumlardan bir tanesi de solunumun durmasıyla kesintiye uğrayan şiddetli horlama şeklidir. Solunum durmaları veya azalmaları uyku sırasında yüzlerce defa tekrarlayabilmektedir. Demir, “Solunum durmalarıyla birlikte seyreden horlamanın olduğu klinik duruma, obstrüktif uyku-apne sendromu denir. Solunum durmasının sayısı ve süresi hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir.” şeklinde konuştu. Horlama, saatte 60-70 defa tekrarlayan ve 15-20 saniyeye kadar solunumun durduğu durumlarda, hastalığın ciddi derecede ilerlemiş olduğu düşünülmektedir. Horlamanın tehlikesine dikkat çeken Demir, “Solunum durması sebebiyle %95 olan oksijen oranı %50’ye kadar düşebilir. Bozulan solunum düzeni, kalp ritmine yansır ve kalp ritminde düzensizliklere neden olur. İlerleyen yaşlarda bu durum oldukça tehlikeli bir sonuç olan, ani kalp durmalarına yol açabilir. Horlama sonucunda uykuda ani ölümler görülebilir.” dedi.
“Mutlaka Bir Hekime Tedavi Olunmalı”
Horlama hastalığı bulunan insanlar uyku süresince soluk alıp vermek için efor harcar, aşırı terler ve yorulur. Bu nedenle uyanınca kendilerini yorgun ve uykusuz hissederler. Bu hastaların çoğu gündüz fırsat buldukça uyumak isteyecekleri gibi verimliliğin düşmesine, gergin ve sıkıntılı bir ruh haline bürünürler. Horlamanın tedavi edilmesi gerektiğine değinen Demir, “Uyku apne sendromu belirtileri gösterenler mutlaka bir hekime başvurarak, bir gece uyku laboratuvarında incelenmelidirler. Uyku laboratuvarında yapılacak inceleme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yapılacak tedaviler daha çok yüz güldürücü olacaktır.” şeklinde sözlerini tamamladı.