Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulması çağrısı yapan karar taslağını kabul etti. Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik karar taslağına ilişkin "Karar yok hükmünde" dedi.

Tasarı 37'ye karşı 479 oyla kabul edildi, 107 parlamenter de oylamada çekimser kaldı. AP'nin bu kararı bağlayıcı değil ve AB liderlerine tavsiye niteliğinde. Türkiye ile müzakerelerin dondurulması kararını sadece AB liderleri alabiliyor.

AB liderlerinin Aralık ayındaki zirvesinden bu yönde bir karar çıkması ise şimdilik beklenmiyor.

AB Bakanı Ömer Çelik: Karar yok hükmünde

Avrupa Birliği Bakanı, müzakerelerin geçici olarak dondurulması kararına tepki gösterek "Bu kararı yok hükmünde sayıyoruz. Vizyonsuzluk itibariyle, karar tasarısına hakim olan dil itibariyle ciddiye alınacak bir karar değil." dedi. 

"Böyle bir günde AP'nin vizyonsuz kararı hakkında açıklama yapmak istemezdim ancak bir basın toplantısı yapıp yapmama konusunda kararlı değildim.  AP, AB kurumları içerisinde çok sesliliğin temsilcisi olan işlere imza atmıştır ancak Türkiye söz konusu olduğunda bu demokratik perspektif kayboluyor.  Tek sesli, homojen bir kurum haline dönüşüyor. Sanki her kesim aynı değerlendirmeyi yapmışçasına, demokratik olmayan karar tasarısına Türkiye ile ilgili imza attılar. Son zamanlarda yapılan raporlar da benzer ifadeler içeriyordu." diyen Çelik "Karar, hiçbir hukuki bağlayıcılığı olmayan, vizyonsuz karardır. Bazı siyasetçiler Türkiye'ye mesaj vermeliyiz diyorlar. Darbeye karşı direniş göstermiş bir millete "Nasıl iş birliği yaparız" diye sormalılardı. Maalesef tarihe çok kötü geçecek bir karar verdiler." ifadesini kullandı.

Bakan Çelik "AB'nin çifte standartları sebebiyle fiilen durmuş olduğu müzakereler hakında bu öneri, niyetleri belli etmiştir, bunun ifadesidir. Mesaj kararlarla değil, eylemlerle verilir.  Baktığımızda AB kurumlarının nelere imza attığını hep beraber görelim. Koridorlarında PKK bayrağı açılan AP, zaten çifte standarta sahip oldukları yönünde mesajlarını vermiştir." diye konuştu.

Bakan Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bu kararı, AB'nin temelindeki değerlerin dışında olduğunu düşünüyoruz. Darbeye karşı göğsünü siper etmiş bir milletle ilgili olarak verdiği kararlarla, AB'nin ilkeleriyle çelişmişlerdir, simgesel değerleri çiğnemişlerdir. Söz konusu karar Türkiye - AB ilişkileri hakkında krize işaret etmiyor, AB'nin ve AP'nin değerler konusunda içine düştüğü bir krizin yansıması olarak karşımıza çıkıyor.

Yapıcıysa, ilerlemeye yol açıyorsa her türlü karar, tamamen eleştirel bile olsa bizim için saygıdeğerdir, siyasi ajandımızın parçası haline getiririz ama eleştirel olup olmamasına bakmayız. AP'nin ortaya koyduğu karar bu kadar vizyonsuz, bu kadar siyasi doğruluktan uzak... Bize vermek istedikleri mesajlar, Kapıkule sınır kapısından girmeyecektir. Kendilerine iade ediyoruz.

Mesele ne dendiği değil, siyasi tutarlılığa, vizyona sahip olması. İslamofobia, yabancı düşmanlığı gibi krizlerin Türkiye'ye yansıtılmasına saygı duymamız mümkün değil. Aşırı sağ - aşırı sol söylemlerden etkilenenler, kendi ideolojik yargılarını AB'nin tutumu gibi sergiliyorlar. Önümüzdeki günler bu cümlelerin gerçekliğini gösterecek. Bu karardan "Türkiye" ifadesini çıkarın, aslında kendi krizlerini gösteriyor. 

Uzun zamandır Avrupa kamuoyunu zehirliyorlar, aşırı sağı dengelemek için hareket ediyorlar. Ana akım siyasileri de bunları yutuyor. Bunlar bizim karşı karşıya kaldığımız krizleri anlayamıyorlar, sadece sonuçlara bakıyorlar. OHAL'de aldığımız tedbirler, durumun doğurduğu doğal sonuçlardır. Ortaya koyduğumuz tedbir kesinlikle hukuk dışı değildir. AİHM içtihatlarını bir kez daha hatırlatıyorum, gereklilik ve orantılılık ilkelerinin OHAL durumlarda değişkenlik gösterebileceğini kabul ediyorum AİHM içtihatları. Herhalde ilerleme raporunda PKK ile mücadele konusunda orantılılıktan bahsedilmesi herhalde soru işaretidir. Bu konunun hukuki bir yaptırımı yok, üyelerinin düşüncesi.

Geçici olarak durdurulması kararı AB konseyi tarafından alınabilir. Siyasi mesaj vereceklermiş Cumhurbaşkanımıza. Sayın Cumhurbaşkanımız tanklara karşı halkıyla birlikte meydan okurken, onlar ne yapıyorlardı? Dayanışma sergileyebildiler mi? Demokrasi dersini Türk halkından almaları gerekmektedir. Şunun bilinmesini gerekir; AP içerisinde alınan bu kararlar, AB'nin refah ve barış projelerinden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Avrupalı politikacıların, AB'nin kurulmasına vesile olan dramları unuttuklarına tanık oluyoruz. Zihinlerini bir kez olsun Türkiye'den sıyırıp 20. yüzyılda Avrupa'nın yaşadıklarını öğrenmelerini diliyorum. "

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu hafta içerisinde yaptığı açıklamada, "AP'deki oylamanın kıymeti harbiyesi olmadığını ve AP'nin bu oylamayı yapmasının bile terör örgütlerine kol kanat gerdiğinin, onların yanında saf tuttuğunun ifadesi olduğunu" söylemişti.

"OHAL uygulamaları endişe yaratıyor"

AP'nin bu hafta içinde Strasbourg'daki yaptığı oturumların gündeminde Türkiye ile AB ilişkileri vardı.

Genel Kurul'daki görüşmelerde, Türkiye'deki olağanüstü hal (OHAL) uygulaması ile demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularında geriye gidiş olduğu gerekçesiyle AB katılım müzakerelerinin askıya alınmasının önerilmesi eğilimi ortaya çıktı.

Hazırlanan taslak karar metninde, Avrupa Komisyonu ve üye ülkelere katılım müzakerelerini geçici olarak dondurma kararı alma çağrısı yapıldı.

Metinde, Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye'nin demokrasi, insan hakları, temel haklar ve hukukun üstünlüğü alanlarında ciddi ve süregelen ihlaller yapması halinde Komisyon'un kendi girişimiyle ya da üye sayısının üçte biriyle müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye etme ve yeniden başlaması için gereken koşulları belirleme yetkisi olduğu hatırlatıldı.

AP'deki oturumlar sırasında söz alan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Birliğin mülteci krizi, Kıbrıs sorunu ve terörle mücadele alanlarında Türkiye ile birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Ancak AP karar metninde, 15 Temmuz darbe girişimi bir kez daha kınanırken, sonrasındaki OHAL uygulamalarının endişe yarattığı vurgulandı.

Metinde, endişe yaratan uygulamalar arasında Halkların Demokratik Partisi'ne (HDP) mensup 10 milletvekilinin tutuklanması, binlerce kamu görevlinin görevden uzaklaştırılması ve Türkiye'nin tutuklu 150 gazeteci ile bu alanda dünyada en fazla gazeteciyi hapiste tutan ülke olması sıralandı.

"İdam cezası müktesabatın ihlali anlamına gelir"

Ayrıca, Türkiye'nin idam cezasını geri getirmesinin de AB müktesebatının en hayati noktalarından birinin reddedilmesi anlamına geleceği yinelendi.

Bu hafta içerisinde yapılan oturumlarda, gruplar adına yapılan konuşmalarda da, özellikle 15 Temmuz'daki darbe girişimi sonrası uygulamaya konan OHAL'in hukuk devleti ilkelerini ortadan kaldırdığına işaret edildi.

AB'nin OHAL kapsamındaki uygulamalar ve idam cezasının geri getirilmesiyle ilgili tartışmalara verdiği tepkiler Türkiye ile ilişkilerde ciddi bir krizin yaşanmasına neden oldu.

AP Başkanı Martin Schulz, Türkiye'ye ekonomik yaptırım uygulanabileceğini söylemiş ve bu açıklama Ankara'dan çok sert tepki almıştı.

Son olarak, AP Türkiye raportörü Kati Piri'nin yapmak istediği ziyaret Türk hükümeti tarafından reddedildi.

Başta Avusturya olmak üzere bazı üyeler, Türkiye ile katılım müzakerelerinin durdurulması gerektiğini öne sürerken; bu öneriye sıcak bakmayan Almanya, İngiltere ve Fransa gibi büyük devletler aksine diyalogun sürmesi gerektiğini savunuyor.

2004'te 407 oyla kabul edilmişti

Avrupa Parlamentosu ile müzakerelerin başladığı 2004 yılında AB'nin Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini gereksiz vakit geçirmeden başlatmasını tavsiye eden karar tasarısı 262'ye karşı 407 oyla kabul edilmişti.

T24