info @ ybhaber.com

2 TEMMUZ-MADIMAK KATLİAMI

16. yüzyılda yaşamış bir halk ozanıdır Pir Sultan Abdal. Zulme başkaldırının simgesi olmuştur kutlu mücadelesi ile. Aleviliğin temel taşlarından olmuştur. Gerek yaşantısıyla gerekse döneminde ölümüne sebep olan edebi şahsiyetiyle örnek olmuştur. Zalim Hızır Paşanın içinde ‘şah’ geçmeyen bir şiir söylemesi takdirinde kendisini affedip  idam etmeyeceğini söylemesi üzerine ‘açılın kapılar Şah’a gidelim’ diyerek zalimin zulmüne karşı ölümün de göze alınması gerektiğini göstermiştir. Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan diyerek mücadelenin sürekliliğini, kararlılığını anlatmıştır şiirlerinde. Kadıların, müftülerin idamına ferman yazması üzerine şu dizelerle yaşayagelmiştir mücadele tarihinde:

“kadılar müftüler fetva yazarsa 
işte kemend, işte boynum asarsa 
işte hançer, işte kellem keserse 
dönen dönsün ben dönmezem yolumdan”

***

Böyle mücadelelerle doludur anadolu alevilerin tarihi. Mücadelenin olduğu yerde iki durum kaçınılmazdır. Bunlardan biri zafer diğeri de acıdır. Acılarla doludur mücadeleleri. Ve bugün yine bu acılardan birini anıyoruz. Malum ola bu acı 2 Temmuz 1993 Madımak Katliamıdır. Olaylara dışardan gözlemci olarak baktığımızda Madımak’ta tarihsel süreç içerisinde iktidarın kuklası olmuş azgın bir güruh bir anda sanata, sanatçıya, saza, söze, aydına “allah muhammed islam” naralarıyla saldırmıştır. O dönem için saldırganlar formalite cezalara çarptırılmış, ilerleyen dönemlerde saadet partisi-akp gibi islamcı partilerde üst düzey kadrolara gelmiş siyasetçiler de o dönemde bu canilerin avukatlığını yapmıştır. Canlı canlı insan yakmayı göze almış kendilerine müslüman diyen bu güruh bir üst akıl yönlendirmesiyle yapmış oldukları bu katliamdan kısa süre sonra çoğunlukla beraat etmiş, kalanların bir kısmı içlerinde üst yöneticilerinin de olduğu bir grup halinde cezaevinden firar etmiştir. İlerleyen süreçte yılan deliğine saklanan zanlıyı bulan devlet bu firari canileri bulmakla meşgul olmayıp davalarının zaman aşımından düşmesine neden olmuştur.

Hukuksuzluğun, adaletsizliğin kol gezdiği Türkiye adalet sisteminin noksanlıkları, yandaşı kayırması, zalimliklerini yaşatması bu olayda da bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Ama unutulmamalıdır ki geçmişte Pir Sultanlarda olduğu gibi tarih sürecinde zalimden yana olmayı reddedip inadına insanlıktan yana olacak yiğitler hep varolacaktır. Mücadelenin sesi nefeslerde ses olacak, haklılığı herkesce bilinecektir. Adaletsizliğin, sömürünün, caniliğin olduğu yerde bu yiğit insanlar da olacaktır ve mücadelelerini verecektir.

 

Son olarak şu anektodu paylaşmak isterim. Gözü dönmüş islamcı güruh can’ları diri diri yakmaya besmele çekip and içerken içerde şöyle bir muhabbet geçer:

-Birimize bir şey olursa ne yaparız?

+Kalanlar gidenlere şiir yazar...