salihyazar @ ybhaber.com

Hayli uzun bir aradan sonra kalemi tekrar elime almak doğrusu çok zorladı.

Bu süre zarfında ülkede yaşanan birçok olayı yazmak ve tekrar etmek işime gelmedi.

Nedeni, bugüne kadar yazdıklarım ve eli kalem tutan değerli aydınların yazıp çizdikleri sonrası toplumun daha da geriye sarması yapılan işin faydasız olduğu kanısını bende ortaya çıkardı.

Dolayısıyla daha çok kendimi rahatlatan ve içimde her zaman yara olmuş toplumsal meselelerle ilgili beylik laflar etmek ve sizinle paylaşmak istedim.

İnsan, topluluk, toplum, sosyal grup, millet, halk değil; sosyoloji ve felsefede karşılığı olamayan bir oluşumun yaşadığı hayatın içinde olmak….

Hayvanların bile önceden programlanmış güdülerin de gerisinde bir hayatı yaşayan oluşumların içinde yaşamak…

Bu tip oluşumlara isim bulmakta zorlanıyorum. Aklıma birçok tanım geliyor. Hangisini tam karşılık geldiğini bilemedim.

Belki ‘insana benzeyen yığınlar, et yığınları, yürüyen ve kendilerini ifade eden’yığın’ denilebilir…’

Ve ağır yaşamın en büyük bedelini ödemek zorunda bırakılan kadınlar.

‘Töreniz batsın sizin.’  sözü işlenen kadın cinayetleri sonrası samimiyetsiz günü kurtaran şebeleklerin ağzında kaç kere pelesenk olmuştur.

Sevmediği bir adamla zorla evlendiriliyor. Adamın şiddetine dayanamayıp kaçarak bir yerlere sığınıyor. Yoz ,gerici aile meclisi toplanıp töre gereği kızın ölümüne karar verebiliyor.

Bütün bu yaşananlarda kızın en ufak bir sorumluluğu, kusursu ve kastı yok. Her şey onun dışında kalanların iradeleri sonucu başlıyor ve gelişiyor.

Ancak nedense zincirin en zayıf halkası kadını şerefsiz, ahlaksız ve vicdansız töreleri işlemeyince ortadan kaldırmaya karar veriliyor.

Halkların özgür birer birey olabilmesi için ömrünü veren, savaşan herkese sesleniyorum. Özellikle feodalın hala dipdiri ayakta durduğu bölgelerde yaşayanlara sesleniyorum.

Yıllardır verdiğiniz mücadelenin içinde yerin dibine batasıca töreleri ortadan kaldırmak yok muydu?

Neden sizin savaşınıza gerekçe olan kutsal ideallerinize (!) ve mücadelenize rağmen kadınlar o yoz toplumda eşya ve mal gibi hala alınıp satılmaktan kurtulamadılar?

Lanet olasıca töreniz, töreleriniz azalmadı. Artarak şu yüzyılda kızlarımızın ve kadınlarımızın canını almaya devam ediyor size rağmen.

Silahların kabzalarını tutmaktan nasır bağlamış elleriniz ve yüreğiniz, uğruna savaştığınızı söylediğiniz kadınların insanca yaşamaları için çalışmış olsaydı bugün kadınların inşa ettiği güzel bir dünyamız olurdu.

Neşet Ertaş ne güzel söylemiş.’Kadın insandır, erkekler insanoğlu.’

Yaşatmaya değil, öldürmeye dayalı yönetim hastalığı hepimize sirayet etti.Devleti eline geçirmeye görsün.

 Özelikle çaresizlerin, yoksulların ve güçsüzlerin çocuklarının ölümünden beslenen kanlı iktidarlarını sürdürmek için ille de öldürmeye devam edecekler bu tiranlar.

Tek farkları öldürmek için ileri sürdükleri sözüm ona ‘Dava’larıdır.

Zalim İran kralı Cemşid’e atfedilen Dahhak efsanesini duymuş muydunuz? Omuzlarında çıkan ejderhalardan başını korumak için önce düşmanlarını, bitirince sevdiklerini kurban vermeye başladı. Her zalimin dayanaksız ideolojisi böyledir. Bunu bilmeyenler tarih ve felsefe yoksunu gerici ve güdülen toplumlardır ancak.

Derdiniz o toplumu modernleştirmek değil, köleleştirilmiş insanlarınızın yeni efendileri olmaktır.

Korkularınız, çıkarlarınız ağzınıza kilit vursa da, sizi ketumlaştırsa da vicdanınıza asla kilit vuramazsınız.

Aklınız, vicdanınız, gönlünüz ve kalbiniz daima doğruyu söyler, kulak vermeyi bilirseniz.

’Keser döner, sap döner. Gün gelir, hesap döner.’ sözündeki mantıkta bir yanlışlık var. Çünkü hep insan dönüyor bu topraklarda.

Sahip olduğunuz karakter bulunduğunuz toplumun yansımasıdır. Sonradan eksiltmeler ve artırmalar kendi çabanızla ortaya çıkar.

saliyazar@ybhaber.com