salihyazar @ ybhaber.com

Birleşmiş Milletlerin öncüsü olan Milletler Cemiyeti, Birinci Dünya Savaşı sırasında benzer şartlar altında tasarlanmış bir örgüttü ve 1919 yılında Versay Antlaşması ile uluslararası işbirliğini güçlendirmek ve “barış ve güvenliği” sağlamak amacıyla kurulmuştu. Milletler Cemiyeti’nin varlığı, İkinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını engelleyemediği için son buldu. 

“Birleşmiş Milletler” ifadesi ilk kez Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Franklin D. Roosevelt tarafından ortaya atıldı ve ilk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında 26 ülkenin, Mihver Güçlerine karşı birlikte mücadeleye devam etmek için taahhütte bulundukları 1 Ocak 1942 tarihli Bildirge’ de kullanıldı. İkinci Dünya Savaşından sonra 51 Ülkenin bir araya gelerek 1945 yılında kurduğu bir topluluk. Şu an itibarı ile üye sayısı 192. Türkiye bu topluluğun kuruluşundan beri içindedir.

Kurulma amacı insan hak ve özgürlüklerini korumak, ortak  barış duruşu sergilemek ve üye ülkelerin hak ve hukukunu korumaktır. İnsan hakları ihlallerini önlemek ve topluluğa üye ülkeleri denetlemek de amaçlarındandır.Ancak bugüne kadar işler böyle yürümedi. Birleşmiş Milletler, söz konusu Yunanistan, Fransa, Amerika, Almanya gibi Hristiyan ve güçlü ülkelerin çıkarları söz konusu olduğunda pozitif ayrımcılık yaptı. Gelişmiş ülkelerde, insan hakları ihlallerinden tutunda, sınır ihlalleri ve başka ülkelere askeri müdahalelere kadar yaşananları  görmezlikten geldi.

A.B.D.  ispatlanmamış gerekçelerle 2003 yılında Irak’a girmesinden sonra önce sessiz kalarak sonrasında kerhen destek vermesi gibi. A.B.D. kimyasal silah, nükleer santral ve  atom bombası  gerekçeleriyle Irak'a girdi. Milyonlarca insan katledildi. Yerinden yurdundan edildi. Kadınlar ve çocuklar tecavüze uğradı. Gözaltında ve cezaevlerinde alçakça işkenceler yapıldı. A.B.D. gerekçelerini kanıtlayan bir delil ortaya koyamadı. B.M. A.B.D.'e  “Irak’ta atom bombası nükleer silahlar nerede” diye soramadı. Birleşmiş (M)illetler Topluluğu  sustu; körleri, sağırları oynayarak olanı biteni seyretmekle yetindi.

Avrupa’nın göbeğinde Sırplar, Bosna Hersek’te Birleşmiş Milletlerin konuşlandırdığı askerlerin gözetiminde olan yerlerde  yıllarca kadınlara tecavüz etti, soykırım yaptı. Keskin nişancılar canlı yayınlarda kadınları ve çocukları katletti. Birleşmiş (M)illetler kontrolündeki kamplarda yüzlerce insan alınarak katledildi. Failler apaçık ortadayken Birleşmiş (M)illetler Topluluğu sessiz filmi oynadı.

Son olarak Fransa’nın B.M. kararı olmadan Mali’ye girmesi. Örgütün ve batının bu duruma destek çıkması beşeriyetin vicdanında yeni bir sabıka kaydı olarak örgütün hanesine yazıldı.

Birleşmiş Milletlerin yapısı değişen dünyada, ortaya çıkan yeni durumda sürdürülemez bir durumdur. Güçler ve dengeler değişti. Örgüt, veto hakkı olan devletlere söz geçiremiyor. Üye devletlere karşı ortaya koyduğu çalışmalar samimiyet testinden geçemedi. Önerdiği çözümlerin (çözümsüzlükler) getirdiği sonuçlar hep hayal kırıklığı oldu. Veto hakkı ve zengin olan üye ülkeler her durumda  pozitif ayrımcılığı yaşadı. Örgütün yaptığı şikeler ve haksızlıklar saymakla bitmez.

Artık mızrak çuvala sığmıyor. Milenyumun yenidünya düzeninde örgüt insanlığa yüktür. Zaman kaybedilmeden tasfiyesi ya da yeniden organize edilmesi gerekir. Mevcut durum tecdit edilemezse, beşeriyete ağır  “illet” olmuş örgütün yaşaması, illetimizi artırmaktan başka işe yaramaz.(Örgütün Son falsosu Bosna-Hersek katliamını anma programının açılışında Bosna-Hersek mili marşı yerine 1992-1995 arasında katliamını gerçekleştiren ırkçı Çetnik Sırplarının marşı çalındı.)

 salihyazar@gmail.com