Ve diğer sair sorunlar. Özellikle şu son birkaç yılda eğitimde yapılan değişiklikler:
”Bir gece ansızın gelebilirim.” şarkısı gibi “danışıklı” bir şekilde bir oldubittiyle tepeden gelen “4+4+4” sistemi:
Akıl ve mantık süzgecinden geçirilmeden, tamamen siyasi hesaplarla alınan, pedagojik gerekçelere dayanmayan 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili yanlış karar, bir sürü başka yanlışın da tetikleyicisi oldu. On binlerce sınıf öğretmeni norm fazlası konumuna düştü ve bakanlık tarafından branş değişikliğine zorlandı.
Zoraki yaptırılan branş değişikliklerinin bir bölümü Danıştay tarafından iptal edildi. Danıştay’ın aldığı kararla eğitimciler mağdur oldu. M.E. B. büyük bir pişkinlikle sorunlara kulak tıkadı ve mağduriyeti seyretti.
4+4+4 ‘ün getirdiği okul dönüşümleri, ilkokula başlama yaşının aşağıya çekilmesi nedeniyle öğrenciler ve veliler karmaşaya itildi. Yaşanan kargaşa sonucunda alınan kararlardan çark edildi. Öğrencilere ve velilere deneme tahtası olmuş, ne gam.
MEB çalışanları tepeden inen ani kararlarla mutsuz, huzursuz ve yarınından endişe duyuyor. MEB’den eğitim hizmeti alan milyonlarca öğrenci ve bunların aileleri mağdur edildi.
İktidar, en büyük partizanlık örneklerini MEB’de vermiştir.
İktidarları döneminde, yandaş sendikaları olduğu tüm kamuoyu tarafından bilinen sendikanın (Eğitim Bir Sen) üye sayısı iktidarın desteği ile yaklaşık %1200 artarak 250.000’lere ulaşmıştır.
Eğitim hizmet kolundaki diğer sendika üyelerine her türlü gayrı ahlaki baskı uygulandı. Diğer sendikaların üyeleri çeşitli vaatlerle istifa ettirilmeye ve Eğitim Bir Sen’e üye olmaya zorlandı.
Atama ve yer değiştirmelerde, yönetici atamalarında ve çeşitli idari işlemlerde başka sendika üyelerine haksızlık yapıldı. Yandaş sendikanın üyeleri açıkça kollandı. Çalışanların hakları gasp edilerek bir zulüm düzeni kuruldu.
Temmuz 2010 tarihli görsel ve yazılı medyada ,“ Eğitimde Büyük Değişim ” haberleri yer almıştı. Bu haberlere göre, genel liseler 4 yıl içerisinde Anadolu liselerine dönüştürülecekti. Anadolu liselerinde öğrenim kalitesi daha da yükselecek, sınıf mevcutları 30'u geçmeyecek, liseyi bitiren öğrenci bir yabancı dili rahatlıkla konuşur hale gelecekti. Ama öyle olmadı.
Milli Eğitim Bakanlığı, 2013 -2014 öğretim yılından itibaren genel ( düz ) liselere yeni öğrenci almama kararı verdi. Mevcut genel liselerin tamamı Anadolu liselerine dönüştürüldü.
Sınavsız öğrenci alan lise kalmayınca; taleplerin karşılanabilmesi için önce Anadolu ve fen liselerinin sınıf mevcutlarının artırılmasına karar verildi.
Yeni kayıt olacak 9.sınıf öğrencileri için şube kontenjanlarının merkezi sınavla öğrenci alan fen, sosyal bilimler liseleri ve Anadolu sağlık ve sağlık meslek liselerinde 30 olması kararlaştırıldı. Anadolu türündeki diğer okullarda ise sınıf mevcutlarının 34 olarak belirlendi.
Türkiye genelinde derslik başına ortalama 65 öğrenci düşmektedir. Sınıf mevcutlarını 30'a indirmeyi başaramayan MEB, hedefini yukarı çekmek zorunda kaldı.
Genel liselerin önüne bir “Anadolu Lisesi” tabelası asılarak Anadolu liselerine dönüştürüldü. Gerçekte ise Anadolu liseleri Genel liseye dönüştürülmüş oldu.
Sınavla öğrenci alan okulların sınıf mevcutlarının artırılması bu yıl Seviye Belirleme Sınavını (SBS) kazanamayan 574 bin öğrenci için çözüm sağlamadı. SBS'yi kazanamayan öğrenciler için beş zorunlu seçenek sunuldu:
1-Özel okul 2-Meslek Lisesi (SBS ile almayan bölümleri) 3-İmam hatip lisesi 4-Çok programlı lise (düz lise bölümü) 5-Açık lise.”
“Okullar Hayat Olsun” projesi için okullar tatilde de açık kalacak denildi:
Yönetmelikte, ‘Daha önce M.E.B. ile belediyeler ve çeşitli bakanlıklar ile imzalanan protokole uygun olarak yapılan değişikle, okulların bina, tesis, araç-gereç, personel ve kapasitelerinden azami derecede yararlandırılmasına olanak tanınmıştır. Okulların hafta sonu, yarıyıl ve yaz tatilleri dâhil olmak üzere gerektiğinde 07.00-24.00 saatleri arasında yıl boyunca açık bulundurularak, şartları uygun olan bütün okullardan özel sektör ve belediyelerin tam gün, tam yıl yararlanılabilmesinin önü açılmıştır.'
M.E. B. tarafından temel amacı okulların velilerin, mahallelinin ve çevrenin hizmetine açılacaktı. Öğrenciler ve yetişkinler için birer “hayat boyu öğrenme merkezi” ve eğlenme dinlenme aktivitelerine imkân veren yaşayan güvenli alanlar haline dönüştürülmesi olarak duyurulan proje kapsamında, tüm okulların hafta sonlarında ve yaz aylarında derslikleri, kütüphaneleri, bilgi teknoloji sınıfları, çok amaçlı salonları, konferans ve spor salonları, okul bahçelerinin açık tutulması yasal hale getirilmiştir.
Değişikliklerle yapılmak istenen, fiziki koşulları, donanım sorunları, öğretmen açıkları yıllardır göz ardı edilen okulların tamamıyla birer ticarethaneye dönüştürülmesidir.
Çeşitli bahanelerle çocuklarımızın kullanımına yeterli düzeyde açılamayan okul alanları, önümüzdeki süreçte şirketlere ihale edilecek ve onlar aracılığıyla işletilmesi sağlanacaktır.
Risklerine rağmen bunun nasıl olacağını bilen var mı?