salihyazar @ ybhaber.com

Gezi olaylarında HDP’nin tutumu ülkede şimdi yaşanan karanlığın artmasında belirleyici rol oynadı O gün kendinden kaynaklı bencilce taleplerini bir kenara koysaydı, kendiliğinden, doğaçlama gelişen hareketin yanında yer alsaydı bu gün her tarafa sinmiş ve en çok HDP tabanının zarar gördüğü bu manzara ortaya çıkmayacaktı.

Ne yazık ki HDP, geleceğe umut olabilecek olan ilk işaret fişeğini ıskaladı.(Sırrı Süreyya Önder’in tavrı bireyseldi, partiyi bağlamaz.)

Kürt siyasetinin, yıllardır süren müzakerelerde yedikleri kazıklar ortadayken hala aynı yerde ve durumda olmakta ısrarcı olmalarını anlamakta zorlanıyoruz.

Kürtlerin sorunlarının çözümüyle memleketin normalleşeceğini beklemek, demokrasinin olacağına inanmak nasıl bir öngörüsüzlüktür. Demokratik talepler ya herkese vardır ya da yoktur. Şahıslara, milletlere ve etnik kökenlere demokratik talep anlayışı felsefeden yoksun olanların isteyebileceği bir şey olabilir.

Haziran ve Kasım seçimleri arasında yaşanan, hepimizi yakan bunca olaya rağmen  HDP'nin aynı siyasette ısrar etmesini neyle açıklayacağız? Kendisiyle ilgili bir özeleştiri içine girmemesi samimiyetleriyle ilgili kuşkulara yol açmaktadır toplumda.

Kasım seçimlerinden sonra dörtnala ülke, toplum tek bir adamın heva,heveslerini tatmin etmek ve korkularını gidermek için gittiğimiz uçuruma rağmen hala onlarla anayasa yapmaya çalışmak nasıl bir ruh halidir?

Devrilen Anayasa Komisyonu masasının suçlusunu diğer yerlerde ve muhalefet partilerinde aramak nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Yıllarca akademisyenlik yapmış mebusun bir anda o güne sahip olduğu duygu ve düşüncelerini bir kenara bırakarak, geçmişiyle bile bile çelişerek şartlanmışlık duygusuyla tepkisini dile getirmesi tipik ve biçimsel olarak bu toprakların ürettiği bir siyaset anlayışıdır. Anayasa Komisyonunu devireni içeride değil diğer muhalefet partisinde araması tuhafın da ötesinde özgün bir tutum.

Bu arada son iki yıldır yaşanan iç savaşta üç binden fazla kişi hayatını kaybetmiş kimin umurunda. Varsa yoksa o bildikleri sığ, kısır,günübirlik, tutarsız, toplumu manipüle etmekten başka bir işe yaramayan siyaset yeter ki sürsün.

HDP’nin Türkiye partisi olma yolunda mevcut yönetimle ısrarla iş tutmaya kalkması aymazlık değilse, dolaylı ve kerhen destektir artan belirsizliğe.

Bunca can kaybından sonra toplumdan gelebilecek tepkileri bastırmak, dikkatleri başka yöne çekmek ve dağıtmak için baskılarını artıran, şiddeti kanıksatan ve hayatımızın bir parçası haline getiren düzenle ‘yeni(!) anayasa’ yapabileceğine inanmak gaflettir.

Dış dünyada ülke itibarını orta çağ artığı kabile devleti haline getiren vasıfsız, donanımsız siyasetin ülkeye barış getirebileceğine inanan HDP’nin toplumun diğer yarısına vermeye çalıştığı gerçek merkez sol ve Türkiye partisi olma hayali nasıl gerçekleşecek?

Sorumluluktan kaçınmak için her seferinde aynı milli, manevi gerekçeler arkasına sığınan, bu yolla toplumdaki korkuyu pekiştiren bir anlayışla yeni anayasayı hazırlayabileceğine inanmak siyasi beceriksizlik değilse bizim bilemediğimiz kirli işler ve hesapların sonucudur.

Ankara’da yirmi sekiz kişinin hayatını kaybettiği, patlamadan sonra devletten ve devleti idare edenlerin tepkileri, konuşmaları aynı, seviyesiz, sorumsuz ve sorunlu. Muhalefet ise yaratılan gerginlikten korkarak geri adam atarak iktidarın istediği kıvama geliyor.

Böylesi U dönüşleri bol olan siyasi atmosferde ağalar, paşalar oturmuş tek adamın hayalini gerçekleştirmeye çalışıyor: Başkanlık sistemini getirecek yeni anayasa. Yeni anayasa bahane, başkanlık şahane oyunu oynanıyor gözlerimizin içine bakarak.

Yukarıdan gelen talimat sonucu Anayasa masasını devirdiklerini bal gibi bildikleri halde birbirlerine çemkirenler bize yeni anayasa yapacaklarmış. Siz onu külahıma anlatınız. Ve HDP bunun bir parçası olmaya çalışıyor.

HDP nasıl fark edemez? Son dört beş yıldır düzenin, kendilerinden olmayanlara kademeli olarak her meselede baskı kurmaya çalıştığını.Toplumu tek tipleştirmeye çalıştığını.

Her şey gün gibi ortadayken HDP’nin izlediği yola bakıyorsun, Türkiye partisi olma iddiasından çok uzakta.

HDP artık bir karar vermeli, Gerçekten ülkede var olan tüm ezilenlerin, emekçilerin, özgürlük isteyenlerin, çağdaş ve modern insan merkezli bir toplumda eşit bir şekilde yaşamak isteyenlerin partisi mi olacak?

Yoksa o bildik, bugüne kadar çokça gördüğümüz her çeşit kimlik üzerinden siyaset yapan parti olarak mı kalacak?

Cevabı ilk seçenekse işe mevcut yönetim anlayışıyla sürdürülen kirli pazarlıklardan ve oynanan oyunların bir parçası olmaktan bir an önce vazgeçmelidir.

salihyazar@ybhaber.com