salihyazar @ ybhaber.com

“İlk” kelimesi bana hep çok esrarlı gelmiştir. Yaşlı dünyamızda kimler, farklı zamanlarda ve yerlerde kendi adına ne ilkler yaşamıştır? Hepimizin yaşadığı ilk duygular, düşünceler farklı sonuçlara neden olsa da, aynı etkiyi bırakmıştır. İnsan olmak duygusu tamda budur.

Mesela ilk ay tutulmasına şahit olan ilk insan ve insanlar kim? İlk evlilik ne zaman, nerede ve kim gerçekleştirdi? İlk annelik ve babalık duygusunu kim yaşadı? İlk savaşın nedeni, kutsalı neydi? İlk barış görüşmelerinde kimler, neler konuştu? İlk yetimlik, öksüzlük  kimlerde hangi çaresizliklere neden oldu?

Yâda başka ilkler. İlk resim, ilk uçan, ilk yüzen, ilk film, ilk gazete, ilk kardeş katili, ilk gurbete giden. Resim, edebiyat, güzel sanatlarda, teknoloji, medeniyet ve kültürel alanda yaşanan ilkler nelerdi? İlkyazı ve yazılı eserleri kim veya kimler ortaya koydu?

İlkokul, ilk ders kitabı, ilk siyasal meclis, ilk tarihi, ilk kütüphane, ilk devlet, ilk anayasa kim ve kimler tarafından oluşturuldu?

Anadolu topraklarında yaşana ilk çağ savaşların birinde yaşanılan ilk güneş tutulması, taraflarda tanrıların gazabına uğradık duygusu yaşatmış, barış yapmak zorunda kalmışlardı.

Her çeşit ayrışmaya rağmen, bir arada yaşamayı başarmış ülke insanları, ilk kez toplumu bir arada tutma iradesi gösteren devletin, adını “barış” koymaya çalıştığı eline uzanmaya ve tutmaya çalışıyoruz. Başarabilirsek, benim için hayatımın en anlamlı “ilk”i olacaktır.

Ademiyetin tarihi boyunca yaşadığı ilklerini görme, yaşama ve tatma şansımız olamadı. Kısmetse, tarihte eşine az rastlanır bir olayla aynı zaman diliminde tevafuk olduğumdan şanslı bir ilke tanık olacağımı umuyorum. Barışa dair gün be gün ortaya çıkan emareler, inancımı, umutlarımı artırıyor.

Geldik, gidiyoruz. Kendi adımıza değil barışa dair ilk duyguyu tatma arzusu işte. Derdimiz, geleceğimiz çocuklarımıza  barışla yaşanabilir bir ülke bırakabilmek. Böylesi kutsal  bir ilki istemek çok mu?

 

salihyazar@gmail.com