salihyazar @ ybhaber.com

“Eğer nefret ettiklerimizin düşünce özgürlüğüne inanmıyorsak, düşünce özgürlüğüne inanmıyoruz demektir.” Noam Chomsky

Her şey size mi sorulacak?

 Her şeye siz mi karar vereceksin?

Siz kimsiniz?

Hangi sıfatla her şeye müdahale hakkına sahip olabiliyorsunuz?

O tanımadığınız yasalarla yeriniz ve yetkileriniz bellidir.

Hangi sıfatla yukarıdan oyuncağınız olmuş parlamentoya talimat veriyorsunuz?

 Hangi sıfatla geçmişte çok gördüğümüz, sonradan hepsinin hesap verdiği devletçi kafalar gibi hukuka talimat veriyorsunuz?

Bilmiyor musun, devlet hukukla hareket eder. Devletin, kinle ve öfkeyle hareket etme lüksü yoktur.

Siyaset yapmak isteyenler parlamentoya gelsin deme hakkına sadece siz mi sahipsiniz? Parlamentoya gelenlerle ne kadar istişare ettiğiniz bilmeyen var mı?

İnsanların ömürlerini vererek elde ettiği titrleri bu kadar aşağılama hakkını kimden alıyorsunuz?

Vicdansızlık, ahlaksızlık, insanlık gibi evrensel değerleri tekeline alarak insanlara ayar verme hakkını size kim veriyor?

Sadece siz mi bilirsiniz barış istemeyi, savaş karşıtı olmayı, ülkede huzur istemeyi?

Biz isteyince terör destekçisi siz isteyince nasıl devlet adamı olabiliyorsunuz?

Sorumluluklarınızı ve sorumluluklarımızı neye göre belirliyorsunuz?

Cadı avına dönüştürerek yok etmeye çalıştığınız muhalefet, aydınlarımız, entelektüellerimiz zamanında attığınız adımlara ‘yetmez ama evet’ derken, destek verirken iyiydi de bu gün neden düşmanınız oldu?

Devletler, ülkeler buzdolabında donmaya bırakılmış hafızalarla, akılla, vicdanla yönetilemez.

Devlet, soğukkanlı olabilen donanım ve tecrübe ile yönetilir.

İnanın, topluma epey zamandır dayattığınız arkaik aklınız canımızı çok fazla acıtıyor.

Çok zorlamayınız isterseniz. Çok zorlarsanız, hiç hesaplamadığınız bir anda elinizdeki silah size dönecek ve önünü alamayacağınız ağır bedelin içine gireceksiniz.

Bugüne kadar yaptıklarınızın hesabını eninde sonunda nasıl olsa verecektiniz. Ancak zorlarsanız şartlarını kendi oluşturduğunuz hukukun ellerinde acımasızca hesap vereceksiniz.’

Eleştirinin bile hakaret olduğu bir yere geldik. Çok fazla değil bundan bir yıl kadar önce konuşabildiğimiz, yazabildiğimiz birçok şeyi artık dillendirmenin imkânı kalmadı. Bu durum giderek kötüleşiyor.

Her doğru her yerde söylenmezmiş. Halt etmişler.

Vicdan, insaf, merhamet, yürek, uygarlık ve insanlık düşmanıdır bu söylem.

Çünkü hakkı sırf Allah için söylüyoruz.

Çünkü hakkı sevdalı olduğumuz kâinatın biricik varlığı insan için söylüyoruz.

Çünkü biliyoruz hakkı söylemeyi yasaklayanlar bu gün var, yarın yok,

Çünkü beni mahkûm etseler de kurdukları yalanı, dolanı ve gerçeği Allah, insanlık, ben ve onlar da biliyor.

Çünkü tarih hepimize şahitlik ediyor. Namusluyu yüzü ak, zalimi yüzü kara kaydediyor.

Ben kul değilim ki gelenden ve gidecek olandan korkayım. Bir tek Allah’a kulum. Bir tek ona hesap veririz. Bir tek insanlığa veririz.

Korkumuz ve utancımız ancak aklımıza, vicdanımıza, yüreğimize ve gönlümüze karşı olur.

Korkumuz ve utancımız güzel insanlara karşı olur.

Gerisi bizim için vız gelir, tırıs gider.

salihyazar@ybhaber.com