salihyazar @ ybhaber.com

“Bir tartışma sırasında, kızdığımız anda gerçek için uğraşmayı bırakır, kendimiz için uğraşmaya başlarız.” Goethe

Bardağın sadece dolu tarafını görmek toplum olarak saplantılarımızın başında gelir. Bunu  belirleyen başlıca neden, ahlaksızca yapılan “bizden” ve “sizden” tasnifidir..

 İktidar, bizim veya birilerin lehlerinde yaptıklarının  siyaset olduğunu bilemeyecek,birileri hoşlarına gitmeyen bir şeyler söylediğinde siyaset, demagoji(lafebeliği) ve polemik yapmakla suçlayacak, devlet memuru olduğunu hatırlatarak tehdit edecek.Tam bir çifte standart

Basit bir konuyu tartışırken bile mutlaka haklı çıkacağız diye bir kural yoktur. 

Tartışma, aklımız ve tecrübelerimizi test etmek için vardır.

Herkesi her şeyi eleştirirken bile kendimizi doğru kabul ederek işe başlamak tartışmak değil, takışmaktır.

Tartışmada birinci kural dinlemek ve anlamaya çalışmaktır. Yıkmak değil, yapmaya ve yeni bir şeyleri inşa etmeyi amaçlamalıdır. Böyle bir derdiniz yoksa kafanızda söyleyeceğiniz her şeyin cevabını hazırlamışsınızdır zaten. O halde konuşarak anlamaya çalışmak(tartışmak); havanda su dövmektir.

Olmazlarımız olan kaygılar ve eleştiriler kendi temel özelliklerimiz olan kimliklerimiz (din,dil,ırk,kültür,ahlak) üzerinden yürümemelidir.

Haklı çıkmak için her şey mubah demek, tartışmayı savaş mecrasına çeker. Karşınızdakine belden aşağı vurmaya, hakaret ederek küçültmeye çalışarak işe başlarsınız. Çok kızdığınız karşı tarafa benzemeye başlar, onlara özgü davranış biçimlerinin içinize ne kadar işlediğini ve birbirinize ne kadar çok benzediğinizi fark ettiğinizde çok şeyi ıskalamışsınızdır.

Fikirler üzerinden yürümeyen metot, tavır ve teknik kaba ve rahatsız edicidir.  İlkel mağrur tavır, tartışmada yeni şeyler öğrenme fırsatı vermez. Açılma olasılığı olan yeni kapılara baştan kilit vurmaya neden olur. Yeni ve taze bir şeyler ortaya çıkmaz.

Partizanca ve ideolojik davranış, inandığınız düşünce dünyasında zerre kadar hata olabileceği ihtimaline  tahammülsüzlüğünüzü artırır..

Değerlendirmelerin  iktidar ve güçlüler üzerinden yürümesi, konjonktürel ve konformist olması tartışmanın ruhuna aykırıdır.

Ortaya çıkan çelişkiler ve tutarsızlıklar kırk yamalı bohça gibi günü birlik yamalarla öngörüsüz  hayata mahkûm eder.

Medeni tartışma kültürü olmayan toplumların yaşadıklarından birkaç  örnek;   

" 7/24 kendi kendine biçtiği “baba” nosyonuyla  görsel ve yazılı yandaş basını üzerinden bizlere tutarsız, tumturaklı laflarla bağıran, azarlayan, parmak sallayan ve sonunda dövmeye başlayanların idare ettiği memlekette yaşamak zordur."

 "Rektörler(Yüzüncü Yıl,Hakkari,Siirt,Bingöl) (01.02.2014) “Milli irade” çağrısı yaptı ”Ordu göreve!” diye eylem yapan, pankart açan rektörlerden ne farkları var?

 Her iki olayda “çoğulculuk” iradesini ipotek altına almaktır."

"Türkiye, ”sarı sendikacılığın “yapıldığı ülkelerden biridir.

Üyeler kimlik, inanç, kültür ve ahlak üzerinden toplanmaktadır. Sendikacılık anlayışında olması gereken “temel insan hakları”  yoktur. Tartışma kültüründen yoksun yerlerde ancak bu kadar olabiliyor işte."

Bazı önemli adamcıkların, olur olmaz; bilir bilmez her konuda yaptıkları garip açıklamalar ve konuşmalar tartışma kültürünün yoksunluğundan kaynaklanmaktadır.

Tartışma bilgi değiş tokuşu; münakaşa ise duygu değiş tokuşudur.”RoberyQuillen A.B.D Gazeteci ve Mizah Yazarı)

salihyazar@gmail.com