deniz-ozd36 @ hotmail.com

  Bir toplumda herhangi bir düşünceyi hâkim kılmak için bir kitle olarak hareket edilmesi şerri ahkamlardandır. Buna İslami davet denir. Bu kitle bir vücudun azaları gibi birlikte çalışırlar. Birlikte güç toplayıp hareket ederler. Biri düştü mü öbürü kaldırır. Biri yoruldu mu öbürü omuzunu siper eder. 
 
 Özünde ve fikrinde doğru olan bir cemaat veya kitlenin fertleri beraber hareket edip, bütün zorluklara beraber göğüs gererler. Birbirlerinin hatalarını kapatıp, ayıplarını örterler. 
 
  Bu kitle insanı bulunduğu hal üzerinde asla başı boş bırakmaz.  Gerekirse arkanda dağ olur, sırtını dayarsın. Kitlenin üyelerinden biri düştü mü öbürü onun yerine geçer. O düşenden daha iyi iş çıkarır.  Kitlenin özündeki fikri en güzel şekilde taşımaya devam eder. Bunlar yorulmaz, emir almaktan gücenmez. Kibirlenip, böbürlenmezler. Zalime karşı hiddetli, mazluma karşı şefkatlidirler.  Çünkü bu fertlerin aralarındaki bağ menfaat bağı değil, İslami akideden doğan fikirden gelir. Yine bu bağ, şahıslara ve makamlara değildir. Lidere bağlı şahsi bir bağ da değildir.


Lidere olan bağının ölçüsü ancak fikrin izin verdiği kadardır. Çünkü kitlenin lideri de bir insandır, hata yapabilir. Liderleri hesaba çekmeye hakları vardır.  Yine buna ölçü veren, taşıdıkları fikirdir. Kitlenin fertleri bunu bilir, öyle hareket ederler. Duygusal ve gereksiz işlere kalkışıp ne kendilerinin ne de içinde bulundukları kitlenin enerjisini boşa harcamazlar. Fikrin ölçü vermediği her çekişme özüne zarar verir. Bu taşıdıkları fikri bir rahmet olmaktan uzaklaştırır. Birbirileriyle uğraşacak hale getirir.  Böylece fitne gerek istemli gerek istemsiz bir şekilde kalplerine yerleşir. Tüm bunların farkında olan bu fertler sadece bu hedefe odaklanıp, buna izin vermez, güçlü olan  bu fikrin bağrındaki o rahmete erişirler.
  
 
  Yine bu kitle devletlerin verdiği olanakları kabul etmez, devletin gücünden faydalanmazlar. Maddi gücün üzerine temeller kurup altında ezilmezler. Tüm gücünü yine taşıdıkları fikirden alırlar. Bedeli ağır olsa bile doğruyu söylemekten çekinmezler. Çünkü kitlenin sahip olduğu tek hazine, fertlerinin ruhunu dinç tutan, besleyen düşüncedir. Bunun etrafında kenetlenirler . Adeta bir mum gibi  hem kendilerini hem de etrafını aydınlatırlar. Boş işlerden yüz çevirirler. 
 
  Yaşadığımız bu gayri İslami düzende, böyle sahih bir cemaatin veya kitlenin bulunması elzemdir, zaruridir.  Böyle bir kitle ile çalışmak tüm Müslümanlara farzdır. 
Bu kitle, mevcut düzende hüküm süren batıl fikirlere değil, sadece  İslami fikirlere çağıran bir topluluktur.  Bu kitle İslam’ı nizama çağıran, bunun için çalışan, tüm batıl düşünceleri ve nizamları ret eden, İslami bir düzen inşa edecek olan Hilâfeti isteyen  ve bunun için çalışan bir topluluktur.
 
  Bu kitle toplumun sahip olduğu gayri İslami düşüncelerden etkilenmeyip, beşeri nizamlardan kaynaklanan tüm fasit düşünceleri ortaya çıkartıp toplumu uyandırırlar. 
Bu uğurda yalnız da kalsalar, kınanıp hor görülseler de davalarından vazgeçmezler. Sonu ölüm de olsa, doğruyu söylemekten çekinmezler. Bozuk fikirleri iyi bir şekilde tahlil ederler. Kardeşlik bağını kusursuzca kurup tüm sorunları çözüme kavuştururlar. Aralarında asabiyetçilik, zengin fakir, meslekli ya da mesleksiz ayırımı yoktur. İşi ehli olana verirler. Kimseye torpil geçmezler. Bu davada önde gidenler,  mutlaka bu dereceye türlü fedakarlıklar gösterip bedel ödeyerek gelmişlerdir.
 
  Bunlar öyle sıradan veya geçici bağlarla bir araya gelmiş insanlar topluluğu değildir. Amaçları, hedefleri ve planları olan bir kitledir. Birlikte çalışıp, safları sıkı tutarlar. Bu kitlenin fertleri insanlara güven verirler. İçlerinde olmayanların sempatisini kazanırlar. Merhamet sahibi olup insanların yardımlarına koşarlar. Toplumu analiz ederken derin ve açıklayıcı olup İsabetli görüşler sunarlar. Çünkü fikrin özünde kendiliğinden gelen bir samimiyet vardır.
 
 
  Korkmazlar, kimseye yardakçılık yapmazlar. Makamları ne olursa olsun, kimseden çekinmezler.  Kınayıcının kınamasından korkmayıp   aksine şeref duyarlar. Çünkü Olaylara Allah’ın nuru ile bakmaya çalışırlar. Çünkü Rabbimizin şu emrine kulak verirler:
 
   İçinizde hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali imran 104)
 
  Taşıdıkları fikir, Allahtan bir rahmet, insanları aydınlatan bir nurdur. İnsanları karanlıklardan aydınlıklara çıkartır.
 
 
  Son zamanlarda tüm kitleleri kontrolü altına alan liberal düşüncelerden etkilenmezler. Vakıayı çok iyi bir şekilde analiz ederler.  İslami çözümleri en iyi şekilde sunmaya çalışırlar. 
 
 Devletin zorbalıkları birçok kitleleri etkilese de fikri liderlikle hareket eden bu kitle, sorunların kaynağını İslami ahkamlarla tahlil edip ilerledikleri yolda ışık olarak tutarlar. Kararlıkla, güvenle, azimle yürümeye devam ederler. Çünkü beşeri nizamların fasidliğini önceden çözmüş, vahye dayalı ideolojik bir fikirle aydınlanmışlardır. Fikrin verdiği ferasetle, adeta duvarın arkasında olan şeyleri önceden kestirip hazırlıklı bir şekilde çözümlere odaklanırlar.
 
  Bu yola çıkarken, türlü vaatlerle yola çıkanların çoğu yarı yolda döndüler.  Şeytanın oyunlarından etkilenerek devletlerin verdiği güçten mayalandılar. Artık onlar bulanık görmeye başladılar. Umutsuzluğa kapı araladılar. Rüzgârın savurduğu bir çöp misali oldular. Oradan oraya savruldular. Ve bu rahmetten, kendi elleriyle işledikleriyle uzaklaştılar. Ellerindeki ışıldayan meşaleyi bıraktılar, karanlıklarda kalıp oradan oraya savruldular.
 
  Evet cemaat rahmet, ayrılık azaptır.  Tam da bu azaba duçar olmamak için Allahtan yardım isteyerek dua etmeli, ayağımıza çelme atacak her şeyden uzak durmalıyız. Zerre kadar fikirden uzaklaşmanın sonu hüsrandır.
 
 Bizler biliyoruz ki Allah’ın vaadi haktır. Bu tren mutlaka yerine varacaktır. Yolda binip inenler olacaktır. Ne mutlu bu trende sonuna kadar gidenlere.
 
Allah subhanehu ve teala şöyle buyuruyor:
 
Allah, içinizden iman edip Salih amel işleyenlere şöyle vaat etti. 
 
“Onlardan öncekileri yeryüzünün halifeleri kıldığı gibi onları da yeryüzünün halifeleri kılacak, razı olduğu dinlerinde kendilerine iktidar/güç verecek ve korkularından sonra onları emniyete kavuşturacaktır. (Bu vaatte bulunduklarım) bana ibadet eder, hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Kim de bundan sonra  yoldan çıkarsa işte bunlar, fasıkların ta kendileridir! (Nûr, 55)”
 
 
“Cemaat rahmet, tefrika ise azaptır.” O halde, tefrika ile değil, cemaatleşerek büyük ümmet ve devlet olma yolunda ilerleyenlerden olmamız dileğiyle...