Gazze, yalnızca coğrafi bir alan değil, aynı zamanda insanlığın vicdan sınavıdır. Direnişin sembolü haline gelen bu topraklar, ikiyüzlülükleri açığa çıkaran bir işlev görmüştür. Gazze, kalemlerine sahte mürekkep bulaştırarak insan haklarından bahsedenlerin gerçek yüzünü ortaya koymuştur. Aynı zamanda, Batı’nın özgürlük söylemlerine rağmen zihinlerin nasıl köleleştirildiğini gözler önüne sermiştir.
Gazze, ırkçılığın ve şiddetin en acımasız hallerine tanıklık etmiştir. Buradaki direniş, kimin gerçekte terörist olduğunu, kimin insani değerlerini koruduğunu ve kimin çirkinleştiğini tüm dünyaya göstermiştir. Kısacası Gazze, insanlığın en temel meselesi haline gelmiştir.
Gazze, katliamcı güçlerin ego tatmini uğruna harabeye çevirdiği bir coğrafyadır. Bugün, Siyonistlerin Türkiye dahil pek çok ülkede serbestçe dolaşabildiği bir dünya düzeninde, Gazze’de yaşananlar insanlık tarihinin utanç sayfalarından biri olarak anılacaktır.
Ancak Gazze, yalnızca bir yıkım alanı değil, aynı zamanda bir direniş okuludur. İmanın ve onurun ne anlama geldiğini, zalimler karşısında dik durmanın erdemini bu topraklar bize öğretmiştir. Gazze halkı, dünyanın en gelişmiş silahlarına sahip olanlara şu mesajı vermiştir: "Sizin teknolojiniz var, ama bizim korkusuzluğumuz var."
Dünyanın acımasız liderleri, Gazze’de yaşanan katliamlara destek verirken, aynı zamanda adalet ve özgürlük nutukları atmaktadır. Halkın sistemlere olan güveni tamamen sarsılmıştır. Gazze, Müslüman ülkelerin liderlerinin ne denli çürümüş olduğunu da gözler önüne sermiştir.
Buna rağmen, dünyanın dört bir yanında Müslüman olsun ya da olmasın, vicdan sahibi insanlar Gazze için sokaklara dökülmüştür. Diğer yandan, Müslüman kimliği taşıdığı halde bu katliamlara sessiz kalan liderler, tarih önünde hesap verecektir.
Gazze bu durumdayken, insanlık gerçekten özgür olabilir mi? Demokrasi nutukları atanlar, neden Gazze söz konusu olduğunda sessizliğe bürünür? Kendini sorgulayıcı olarak tanımlayanlar, neden Gazze’deki zulmü görmezden gelir? Asıl köleleştirilmiş olanlar onlar değil midir?
Batı’nın özgürlük vaazları, Gazze’ye gelince susmaktadır. Ukrayna’ya silah gönderen aynı güçler, Gazze’nin katledilmesi için silah temin etmektedir. Bu çifte standart, küresel adaletin ne denli sahte olduğunu göstermektedir.
Kemalist ideolojiyi benimseyenler, Gazze’de yaşananlara kayıtsız kalarak Batı’nın kültürel hegemonyasına boyun eğmişlerdir. Kendilerini sorgulayıcı olarak tanımlayan bu kesim, Batı’nın politikalarını hiçbir eleştiri getirmeden benimsemiştir. Demokrasiden bahsederken, İslam’a dair en ufak bir söz konusu olduğunda tüm kinlerini kusmaktadırlar.
Gazze, tüm küresel oyunların ve ikiyüzlülüklerin ortaya çıktığı bir aynadır. İnsanlık, bu aynaya baktığında kendisiyle yüzleşmelidir. Gazze’de yaşananlar, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlığın hikayesidir.