deniz-ozd36 @ hotmail.com


 
 Çok düşündüm Filistin İçin bir yazı yazmayı. Nasıl bir yazı olacağına bir türlü karar veremedim. Çünkü  sadece yazı yazmak insanların sorununu çözmüyordu. Katliamları durduramıyordu. Göz yaşlarını dindirmiyordu. Çünkü hep ağlıyorduk. Belki ilk defa bir yazıya kendimi veremiyordum. İçimizde, bu kadar aciz bırakılmanın utancını taşıdık ve halen taşımaktayız.  Ümmetin erkekleri olmamız sebebiyle rahat değiliz. Ölen çocukları ve kadınları sadece seyretmek zorunda bırakıldık. Sesimiz çıktığı kadar bağırıyorduk ama sadece bunu yapabiliyorduk. Protestodan protestoya gidip, görevlileri görev başına çağırmaya çalışıyorduk.  Bulundukları konumu ve üzerlerinde ki utancı yüzlerine haykırdık ama bu da yetmiyordu. Ölen çocukları görmeye artık yüreğimiz dayanmıyordu. Babalar, poşetlerin içinde çocuklarının bedenini taşıdı. Böyle bir şeyi buradan yazmak çok kolay. Ama kendimizi onların yerine koyduğumuzda, İnanılır gibi değil bu vahşet, bu acı, bu keder. Bu nasıl bir imandır her defasında elhamdülillah diyorlar. Allah var gam yok diye haykırıyorlar. Ellerinden, avuçlarında hiç bir şey kalmadı ama onlar yine’ de enkaza dönen evlerinde kalmaya devam ettiler. Onlar hiçbir zaman şikayetçi olmadılar. Allah subhanehu ve teala oraya adeta sabır yağdırmış gibi. 
 
 Orada ki çocuklar  yardım diye inliyorlar ama kimse yardım etmiyor. Liderler  sadece seyrediyor. Çünkü hepsi hainlik içindeler. Taş olmuş yerlerinde kıpırdamadılar.  Ama buna rağmen orada ki bir avuç insanın gösterdiği duruş  hepimize cesaret verdi. İçlerimize imam tohumu ekti. Bizler sadece baka kalıyorduk. İşte bu utanç bize yeter de artar. 
 
 Ve halen her geçen gün aklımız orada. Kardeşlerimiz için yüreğimiz parçalanmakta. Özellikle hafta sonuna sığdırdıkları katliamları sadece izliyoruz. Her gün bombardımanın altında kalanların cesareti tüm dünyaya örnek oluyor. İçinde insanlık adına bir şeyler taşıyan herkes sokaklarda. Herkes orada ki katliamların durmasını istiyor. Filistinli Müslümanlar, vahşi devletlerin yüzlerini açığa çıkardı. Bunu bütün insanlık gördü. Koltuklar ve sistemler artık sallanıyor. Dünyanın sistemi, Gazze’nin enkazında gömüldü adeta. 
 
 Filistin direnişi bizlere ışık oldu. Bu sebeple dünyada İslam’ı seçen bir sürü insanlara tanık olduk. O kahramanlar tarihe adlarını yazdırdılar. Bizler onların "ayakkabılarını" istiyoruz.  Ayakkabılarını müzelerde sergilemek için.  O ayakbıların bastıkları yerlerden cennet kokusu geldiği için.  O toza  bulunan ayakkabılarıyla, bizlerin üzerine bulaşan zillet örtüsünü kaldırdıkları için. İki milyar Müslümanın adına savaşan bir avuç yiğit oldukları için. Ümmetin onurunu korudukları için.

 
“Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır.” (Ahzab 23.)  
 
 Dünyaya kafa tutan bir avuç imanlı Müslüman. Onları sindirmek için gözleri önünde çocuklarını aldılar ama onlar yine bizlere umut oldular. Muhammed'in ümmetinin asla ümitsizliğe düşmeyeceğini bir kez daha hatırlattılar. 
 
  Bütün dünyanın kapitalist ve sömürgeci devletleri bu mazlumların karşısında. Ama onlar buna rağmen tüm dünyaya cesaretlerini göstermeye devam ediyorlar. Onların şehadet parmaklarının kefenin içine  sığmadığına şahitlik ettik. Bu şahadet parmağı bizlere çok şey anlatıyordu. O şahadet parmağı;  Muhammed (sav)'in ümmetinin hiç bir zaman pes etmeyeceğini öğretti. Ölü ruhlarımıza umut oldular, o yalın şerefli ayaklarıyla. 
 
 
Onlar, bir sahibimiz var oda Allah subhanehu ve tealadır, dediler. Allah’ın gücünü, kudretini bizlere bir kez hatırlattılar. Onların imanı hepimizi kıskandırdı. Çünkü onların alınlarında şerefin izleri var. Onlar hakıyla secde'nin hakını verdiler. Onlar peygamberlerin gururla baktığı kimselerdir .Onlar iki milyar insanın şerefini kurtaranlardılar. Onlar Siyonistlere ve onların uşaklarına, biz sizlerin önün ‘de değil ancak secde'de eğiliriz dediler. Onlar  imanın asıl ruhunu Kudüs’te ektiler. Gelecek nesillere örnek oldular. Onlar gösterdiler ki Mescid-i Aksa işgal altındayken biz teslim olmayacağız. O bir avuç yiğit canlarını Mescid-i Aksaya feda ettiler. 
 
 Bütün dünyanın kanını emen zalim kafir devletler birlik oldu bir avuç yiğit adama karşı.  Her zaman  olduğu gibi yine İşgalcilerin savaş ahlakı olmadı. Önlerine kim gelirse öldürdüler yaşlı, bebek demeden. Ama orda ki bir avuç insan Muhammet (sav) nin ümmetini olduğu farkındaydılar. Hiç bir sivile ve çocuklara zarar vermediler. Yazıma son verirken oradaki  Gazeli bir teyzenin söylediği ayetleri sizlerle paylaşıp konumu kapatacağım. Onlar ayetleri sadece okumadılar, hayatlarına  uygulayarak imanını ispat ettiler. 
 
  İsterler ki Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürüversinler; ama inkârcılar hoşlanmasalar da Allah nurunu muhakkak tamamlamayı istiyor. (Tevbe 32) 
 
  Birtakım insanlar onlara, “İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun” dediler de bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diye cevap verdiler. (Âl-i imran 173)