deniz-ozd36 @ hotmail.com

    Sadece yakınımızı kaybedince, hatırladığımız, bir cenazeye gittiğimizde aklımıza gelen ölüm. Hiç kimsenin kaçamayacağı, bir vakittir. Ölümün gelmesiyle, kişinin  dünyadaki zamanın dolması, yeni, sonsuz bir yolculuğa çıkmanın adıdır ölüm. Hataların, pişmanlıkların telafisinin olmayacağının adıdır ölüm. Malın, makamın, zevklerin geride bırakıldığının adıdır ölüm. Ölüm, zamanlı bir hayatın, tamamlanıp, ebedi bir  yolculuğa çıkmasının  adıdır.

   Yıllar geçtikçe, dönüp arkamıza baktığımızda, şöyle diyoruz: O zaman böyleydi, şimdi ise böyle oldu dediğimiz bir çok anımız olmuştur. Geçmiş zaman bizleri hep  düşündürmüştür. Resimlere bakınca, yıllar sonra ziyarete gittiğimiz köyümüz, her bir yerinde aklımıza gelen anılar. Önceden var  olan büyüklerimizin, şuan olmayışları. Çocukken dolaştığımız caddelerin bıraktığı anıları  düşündükçe, zamanın su gibi akıp geçtiğinin farkına varmaktayız.  

   Dakikalar saatleri, saatler günleri, aylar yılları takip edip gitmektedir. Çocukken büyümek, evliliğe doğru gitmek, çoluk-çocuk sahibi olayım derken, bir de arkana bakınca  zaman akıp geçmiş. Boş geçen zamanın kıymeti yokken, her saniyesi, her dakikasının tefekkür ile geçirmenin büyük değeri vardır. 

    Hayat ile bağımızın dengeli olması gerekir.  Üzerine titrediğimiz çocuklarımız,  gecelerimizi onlar için uykusuz bıraktığımız  bir çok günlerimiz olmuştur. Geceyi gündüzümüze katıp, çalıştığımız işimiz ve bunların hepsini arkamızdan bırakıp gideceğiz.  

     Bir yakınımızın  vefatından sonra,  hüzünlü  havanın  dağılmasıyla, kendi bildiğimiz, alıştığımız eski düzene geri dönmekteyiz. Ama bir gerçek var ki, ölüm haktır ve bizi beklemektedir. Dünyanın bir oyun ve eğlenceden  ibaret olan hayatı bizleri oyalamaktadır. Kendimize dur demedikçe, hak olan sınavı ve ölümü unutacağız. Bu insanın fıtratında var olan bir özelliktir. Ama Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmaktadır:  

"Bir millet nefislerini (kendini) bozmadıkça, Allah onların durumunu değiştirmez." (Ra'd,/11) bunun için kendimize sınır koyma  zorunluğumuz olmalıdır. 

   Ölüm hak olduğu gibi, dünya sınavımızda haktır. Kimimiz bu sınavı atlatacak, kimimiz bu sınavdan kalacaktır. Son pişmanlıklar fayda vermiyecektir. Çünkü vakit tamamlanmış olacaktır. Üzerine titrediğimiz malımız, işimiz, hayattaki arzularımız bizlere fayda sağlamayacaktır. Bu dünyada emanet olduğumuzu unutmamalıyız.

 ’’ Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.’’ (Ankebut,/57)